31 Ocak 2013 Perşembe

Cehennem Kulübü #1: Şeytan Diyor ki - Gaelen Foley




Kitap Adı: Şeytan Diyor ki

Kitabın Orijinal Adı: My Wicked Marquess

Yazar Adı: Gaelen Foley

Seri Adı: Inferno Club  
Seri Sıralaması: 1/6

Türü: Historical Romance

Yayınevi: Epsilon Yayınevi

Sayfa Sayısı: 478

Çıkış Tarihi: Ağustos/2012

Puanım: 9/10






Arka Kapak Yazısı: Ailesinin kaybolan itibarını geri kazanmak isteyen Rotherstone Markisi, hayatının en zor göreviyle karşı karşıya kalır: mükemmel gelini bulmak...

Londranın aristokrat çevreleri için, Cehennem Kulübü, iyi yetişmiş hiçbir genç hanımefendinin hoş bakmayacağı erkeklerin oluşturduğu rezil bir topluluktur. Fakat bu adamlar düşünülebilecek her türlü ahlaksızlığın peşine düşmekle nam salmış olsalar da, aslında kralı ve ülkelerini korumak için her şeyi yapabilecek güçlü birer savaşçıdırlar.

Rotherstone Markisi, ailesinin itibarını geri kazanma zamanının geldiğine karar vermiştir. Ancak bir Cehennem Kulübü üyesi olarak, kendini sosyetenin gözünde temize çıkarmak için tek bir yolu olduğunun bilincindedir: kusursuz bir güzelliği, saygın bir ailesi ve hepsinden önemlisi lekesiz bir ismi olan uygun bir hanımefendiyle evlenmek.

Yani Daphne Starling gibi olmayan bir hanımefendiyle. Evet, Bayan Starling baştan çıkarıcı bir güzelliğe sahiptir, ama reddettiği bir talibi itibarını neredeyse iki paralık etmiştir. Yine de, Rotherstone Markisi Max, bu güzel kızın cazibesine ve Londranın dedikoducu tiplerini haksız çıkarmanın çekiciliğine karşı koyamaz. Daphneyi evliliğe ikna etmek.. ve hovarda bir markinin bile mükemmel bir koca olabileceğini göstermek için her şeyi yapmaya kararlıdır.

"Foley’ın bu harika aşk hikâyesi Amanda Quick ve Stephanie Laurens hayranlarının çok hoşuna gidecek."
Booklist



Yorumum: Şeytan Diyor ki , Gaelen Foley’in, Inferno Club serisinin ilk kitabıdır. Kitabı beğendim ve yayınevi seriye devam ederse ben de okuyacağım. Ancak Sabrina Jeffries’in Sır Gibi Sakladım romanı ile çok benzerlikler vardı. İlk önce konudan bahsedeceğim, daha sonra da bu benzer yerlerden.



Not: Yorumuma başlarken bu kadar spoiler vereceğim aklıma gelmemişti ki ben genelde bu konulara dikkat ederek yazarım. Yalnız bu kez bol bol spoiler vermişim gibi geldi. Bilgilerinize.



Rotherstone Markisi Max, artık evlenmesi gerektiğine karar verir ve avukatına sosyetede istediği özelliklere uygun bayanlar araması için talimat verir. Avukat, Marki’ye 5 genç bayanın ismini ve özelliklerinin olduğu bir dosya sunar. Beşinci aday Daphne Sarling’dir ve Avukat, Max’i bu kızdan uzak durması konusunda uyarır. Max ise bu dillere destan güzelliği görmek için genç kızın peşine takılır. Burada Marki’yi kesinlikle yanlış anlamayın! Amacı güzeller güzeli Daphne’yi dünya gözüyle görmektir, evlenmek için diğer adaylarda şansını deneyecektir. İlk karşılaşmaları pek hoş değildir. Bu kısmı ayrıntılı yazmayacağım, spoiler olmasın. Zaten Marki’de Daphne’sini tam anlamıyla görememiştir. Ertesi gün, kızın bir baloya katılacağını duyunca hemen o da baloya katılmak ister. Dedim ya amaç sadece kızı görmektir diye. Max kızı ilk gördüğünde bu fikrinden tamamen vazgeçer ve aklından şu cümleler geçer:



Max, o an yüreğinin derinliklerinden gelen bir kesinlikle, Oliver’in gelin listesindeki diğer isimlerin artık hiçbir şey ifade etmediğini anladı. Aradığını bulduğunu biliyordu. Ve kızın gözlerine bakarken, zihnini, bedenini ve ruhunu tek bir düşünce yakıyordu; kıza sessizce fısıldadı: Sen benimsin. 

28 Ocak 2013 Pazartesi

Metres - Amanda Quick



Kitap Adı: Metres

Kitabın Orijinal Adı: Mistress

Yazar Adı: Amanda Quick

Türü: Historical Romance

Yayınevi: Artemis Yayınları

Sayfa Sayısı: 456

Çıkış Tarihi: Şubat/2011 (İkinci Basım)

Puanım: 9/10




Arka Kapak Yazısı: O, sadece metres olmayı planlamıştı, ancak beyefendinin başka planları vardı...

Iphiginia Bright, halasına şantaj yapıldığını öğrendiğinde buna bir son vermeye karar verdi. Şantajcının, öldürdüğünü söylediği gizemli Masters Kontunun sevgilisi rolüne bürünecek ve sosyeteye girip şantajcıyı bulacaktı. Gerçekten de bir gecede sosyetenin en parlak çevrelerince kabul edildi ve kısa süre sonra bu oyuna hiç beklemediği biri de dahil oldu. Bir gece aniden, sevgilisini sahiplenmek üzere ışıltılı balo salonundan içeri giren Masters Kontu. Adam dedikleri kadar vardı. Kibirli, zeki, çok çekici... Iphiginia elinde olmadan ona kapılıverdi. Kont bu oyunda genç kadına eşlik etmeyi kabul etse de onun da bazı planları vardı. Bu güzel, sahte sevgiliyi gerçekten sevgilisi
yapana dek uğraşacaktı.

Amanda Quick, çeşitli takma adlarla kırk kadar roman yazmış ve New York Times çoksatan listelerinde her daim yer almış bir yazar. Amanda Quick romanları bugüne kadar 25 milyondan fazla sattı. O da pek tabii bir Artemis kadını.

Londranın görüp göreceği en çekici ve büyüleyici metres rolüne bürünen, amacı uğrunda gözü kara, güzeller güzeli bir genç kadının baş döndürücü hikayesi...

"Halasının bir şantajcının tuzağına düştüğünü öğrenen okul müdiresi Iphiginia Bright, aynı şantajcının kurbanı olan Masters Kontunun metresi rolünü oynamaya karar verir. Başarılı da olur. Ta ki öldüğünü sandığı, hayallerinin erkeği Kont Marcus Valerius Cloud, bir gün balo salonuna girip planlarını ve hayatını altüst edene kadar.

Bu heyecan dolu, komik ve son derece duygusal hikaye diğer Quick efsanelerini aratmayacak. Quick, tarihi aşk romanları sevenlere bir solukta okunacak hikayeler yazmaya devam ediyor."
-Library Journal-


Yorumum: 2013 yılının ilk tarihi aşk romanı olarak Metres’i okudum. Güzel, değişik bir konusu vardı. Iphiginia ve Marcus arasında olanlardan çok şantajcının kim olduğuna ve nasıl ortaya çıkacağını merak ediyorsunuz. 



Iphiginia’nın halasına şantaj mektupları gelmektedir. Şantajcı,  Zoe Hala’yı, istediklerini yerine getirmezse Masters Kontu’nu öldürdüğü gibi onu da öldüreceğini söylemektedir. Iphiginia, halasına yardım etmek için Masters Kontu’nun metresi rolüne bürünür. Adam hakkında her şeyi en ince detayına kadar araştırır. Hem zaten ölü bir adamın metresi rolünü oynamak ne kadar zor olabilir ki? Bu sırada Masters Kontu ise bir aylığına şehirden uzak olan evinde dinlenmeye çekilmiştir. Bir gün kulağına gelen dedikodular için çekildiği inzivadan çıkar ve metresi rolüne bürünen kadınla tanışmak için şehre gelir.

25 Ocak 2013 Cuma

Grisha Üçlemesi: Gölge ve Kemik - Leigh Bardugo



Kitap Adı: Gölge ve Kemik
Kitabın Orijinal Adı: Shadow and Bone
Yazar Adı: Leigh Bardugo
Seri Adı: Grisha Trilogy
Seri Sıralaması: 1/3
Türü: Genç-Yetişkin Fantastik
Yayınevi: Martı Yayınları
Sayfa Sayısı: 382
Çıkış Tarihi: Ocak/2013
Puanım: 9/10



Arka Kapak Yazısı: Onu yalnızca geçmişi... geleceği ise bir tek o kurtarabilir...

"Bekle!" diye sesimi yükselttim ama o çoktan arkasını dönmüştü. Kolunu tuttum, bizi izleyenlerden gelen şaşkınlık dolu seslere aldırış etmedim. "Bir yanlışlık olmalı. Ben... düşündüğünüz gibi..." Yavaşça bana dönüp kolunu tutan elime ters ters bakınca sustum. Elimi çektim ama öyle hemen geri adım atmayacaktım. "Ben düşündüğünüz kişi değilim," diye fısıldadım çaresizce.


Karanlıklar Efendisi biraz daha yakınıma geldi, sadece benim duyabileceğim bir sesle, "Kim olduğunu bildiğini hiç sanmıyorum!" dedi.


"Zengin fantastik öğelerle oluşturulmuş bir dünya, büyüleyici kurgu ve sizi kendine bağlayan duygusal bir kanca gibi... Sayfaları çevirirken kendinizden geçecek, final sahnesinde tüm tahminleriniz yanlış çıkacak ve doruk noktasında alnınızdan vurulmuşa döneceksiniz!"
Horn Book Magazine

"Bu büyüleyici dünya, içinde birçok tuzak barındırıyor. Mitolojiyle süslenmiş ve inandırıcı karakterlerle güçlendirilmiş roman sarsıcı sürprizlerle heyecanı ve adrenalini zirveye ulaştırıyor. George R. R. Martin ve J. R. R Tolkien hayranlarına özellikle tavsiye edilir."
RT Book Reviews

"Baş döndüren, eşsiz bir dünyada beklenmedik sürprizleri olan muhteşem bir kitap. Fantastik roman severlerin gözdesi olacak."
Library Journal

"Etkileyici betimlemelerle dolu, entrika ve akıl almaz büyülerle süslenmiş, içinde pek çok sürpriz barındıran bu macera aynı zamanda romantizm ile tehlikeli bir tutkuyu da bir arada sunuyor."
Publishers Weekly

"Leigh Bardugo sihirli parmaklarıyla harika bir roman yaratmış. Karakterler oldukça gerçekçi, kurduğu dünya ise bir o kadar egzotik ve hareketli. Fantastik tür okuyucuları bu seriye bayılacaklar."
Booklist

Yorumum: Bir çok yazımda belirttiğim gibi fantastik kitaplarda yazarların kendilerine yeni bir dünya, topluluklar ve çeşitli ırklar oluşturmasını seviyorum. Bu bakımdan Gölge ve Kemik tam da benim istediğim tarzda bir fantastik kitaptı.

Kitabın başları bana biraz karmaşık geldi. Bir çok terim ve ırk olduğunu kitabın ilk sayfasında görüyorsunuz. Okumaya devam ettikçe, hangi ırkın ne olduğunu, ne çeşit bir kefta (toplulukları birbirinden ayıran cüppe şeklinde bir kıyafet) giyindiklerini ve toplum içindeki görevlerini anlıyorsunuz. Kitap 70’lerden sonra açılıyor ve elinizden düşüremiyorsunuz. Hatta 90’lara geldiğinizde ilk sayfalardan beri kafanızı kurcalayan sorulara cevap alıyorsunuz. 

Ravka, Fjerdan, Kerch ve Shu Han adında topluluklar var. Bu topluluklar birbirinden belirli sınırlarla ayrılmış durumda. Bir de Grisha’lar var. Grisha’lar her ne kadar kendilerine yüce bilim ustaları deseler de Ravka dışındaki topluluklar onları cadı ya da büyücü olarak nitelendirmekte ve öldürmektedirler. 

 Ülkeleri gösteren harita


Grisha’ların başında Karanlıklar Efendisi, Karanlık Efendisi’nin başında da Ravka Kralı var. Karanlıklar Efendisi, yurdun dört bir yanına sınayıcıları göndererek küçük çocukların bir Grisha olup olmadığını kontrol ettirmektedir. Grisha olanlar, Küçük Saray’a getirilip özelliğine göre eğitime alınmakta ve ileride Karanlıklar Efendisi’ne ve Kral’ına hizmet vermektedir. Grisha’lar; şifacılar, cellatlar, askerler, rüzgarcılar, ateşi kullananlar, dalgacılar gibi kendi içinde çeşitli küçük topluluklara ayrılmaktadırlar. 

23 Ocak 2013 Çarşamba

TANITIM: GÖLGE VE KEMİK - LEIGH BARDUGO, MARTI YAYINLARI



Herkese merhaba,
 
Sabah kargo gelince çok şaşırdım. Bir baktım gelen Martı Yayınları’nın Gölge ve Kemik kitabı!
Gölge ve Kemik, Leigh Bardugo’nun Grisha Trilogy serisinin ilk kitabı. Goodreads’da 4,17 gibi yüksek bir puanı var.
 

  


Tanıtım Yazısı: Onu yalnızca geçmişi... geleceği ise bir tek o kurtarabilir...

"Bekle!" diye sesimi yükselttim ama o çoktan arkasını dönmüştü. Kolunu tuttum, bizi izleyenlerden gelen şaşkınlık dolu seslere aldırış etmedim. "Bir yanlışlık olmalı. Ben... düşündüğünüz gibi..." Yavaşça bana dönüp kolunu tutan elime ters ters bakınca sustum. Elimi çektim ama öyle hemen geri adım atmayacaktım. "Ben düşündüğünüz kişi değilim," diye fısıldadım çaresizce.

20 Ocak 2013 Pazar

Tanrıça Serisi: Tanrıça - Aimee Carter



Kitap Adı: Tanrıça
Kitabın Orijinal Adı: The Goddess Test
Yazar Adı: Aimee Carter
Seri Adı: Goddess Test
Seri Sıralaması: 1/3
Türü: Fantastik
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Sayfa Sayısı: 317
Çıkış Tarihi: Haziran/2012
Puanım: 9/10  





Arka Kapak Yazısı: Teste tabi tutulan her kız öldü. Şimdi Katein sırası.
Katein hayatı, en başından beri yalnızca kendisi ve annesinden ibaret olmuştur ancak şimdi annesi ölmek üzeredir. Peki ya son isteği? Çocukluğunu geçirdiği eve geri dönmek. Bu nedenle Kate bir yandan annesinin sonbaharı çıkaramayacağından endişelenirken, diğer yandan da hiçbir arkadaşı ya da akrabası olmayan bir yerde yeni bir okula başlayacaktır.

Sonra Henry ile tanışır. Karanlık, ıstırap dolu ve büyüleyici biri olan Henry, Ölüler Diyarı tanrısı Hades olduğu iddiasındadır. Üstelik, bir anlaşma yapmanın karşılığında, tabi tutulacağı testi geçene kadar Katein annesini hayatta tutacaktır.

Kate, Henrynin çıldırmış olduğundan emindir. Ta ki ölü bir kızı hayata döndürdüğüne tanık olana kadar. Artık annesinin hayatını kurtarmak gözüne delicesine mümkün görünmektedir.

Testleri geçmeyi başardığı takdirde Henry’nin gelecekteki eşi ve bir tanrıça olacaktır.
Fakat başarısız olursa…

"Büyüleyici ve kendini zorla okutan bu kitap, klasik mitler ve modern hikâyeciliği eğlenceli ve tuhaf bir dille yeniden şekillendiriyor. Genç kızlar için muhteşem bir hikâye."
Melisa Anelli



Yorumum: Kitap beklentimin üstünde çıktı. Normal de salt Yunan mitolojisini çok fazla sevmem. Okurum ama diğer fantastik öğelere göre daha az hoşuma gider. Bu kitaba ise tek kelime ile bayıldım! İçerisinde beklediğimden daha az Yunan mitolojisi vardı. Yazar, Yunan Tanrıları’ndan kendisine özgü karakterler oluşturmuş ve Ölüler Diyarı’nı almış, onun dışında çok fazla mitoloji yoktu. Genel olarak baktığımızda yazarın mitolojiden yararlanarak bir dünya ve hikaye oluşturduğunu görüyoruz.



19 Ocak 2013 Cumartesi

Kitap Günlüğüm - 1

Merhaba arkadaşlar,

Daha önce bu yazımda ve şu yazımda  Moleskine Book Journal'ı aldığımı ve bu kitap günlüğünün ne olduğunu yazmıştım. Konu üzerinde yazışırken sevgili Zaman Sözleri kitap günlüğümü görmek istedi. Ben de onun ricası üzerine bu yazımı yazıyorum.

Öncelikle kitap günlüğüme çok beğendiğim ya da hoşuma giden kitapları yazdığımı belirteyim. Çok kitap okuduğum için böyle bir karar aldım. Şu an günlüğümde iki yazı bulunmakta ve bir tanesini sizinle paylaşacağım.

Kaçık Kafe - Laurell K. Hamilton



Fotoğrafta da gördüğünüz gibi yazılması gereken her yeri yazmıyorum.

Defter boyut olarak küçük olduğu için az şey yazabiliyorum. Bu nedenle kısa, öz ve kitabı bana hatırlatacak önemli olaylara yer veriyorum.

18 Ocak 2013 Cuma

Anita Blake, Vampir Avcısı #4: Kaçık Kafe - Laurell K. Hamilton




Kitap Adı: Kaçık Kafe
Kitabın Orijinal Adı: Lunatic Cafe
Yazar Adı: Laurell K. Hamilton
Seri Adı: Anita Blake, Vampir Avcısı Serisi
Seri Sıralaması: 4/22
Türü: Fantastik
Yayınevi: Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı: 407
Çıkış Tarihi: Mart/2010 (3. Basım)
Puanım: 9/10  






Arka Kapak Yazısı: Kurtadamlar arasında cinayetler kol geziyor. Ve elbette ki, meçhul katili bulma şerefi yine Anitaya düşüyor. Ancak bu kez durum farklı, çünkü Anita sadece dedektiflik görevini değil aynı zamanda malum sevgililerinin hayatlarını koruma görevini de üstleniyor!

Vampir yetiştiriciliği sektöründe işler aralık ayıyla birlikte yavaşlamaya başlar ve Anita Blake bazı enteresan davaların peşine düşer. Yerel kurtadam çetesinin lideri Marcus, eline sekiz kayıp kurtadamın adının yazdığı bir liste tutuşturur ve Anitadan onları bulmasını ister. Ancak her şey öyle göründüğü kadar kolay değil çünkü ufacık bir sorun var, o da Anitanın asabi sevgilisi Richardla Marcusun arasındaki iktidar savaşı! Tabii bu arada Anitanın bir diğer aşkı Jean Claude da kıskançlık krizlerine girmiş durumda. Tüm bunların üstüne bir de Anita tarafından çözülmeyi bekleyen korkunç bir cinayet davası var. Ve elbette Edwardı da unutmayalım… Hani şu Anitanın kana susamış avcı arkadaşı! Anita, Richard ve Jean Claudeu Edwarda yem olmaktan korumak zorunda kalacak! 

"Gerilimi yüksek, iyi yazılmış, sınır tanımayan… şaşırtıcı." - Denver Post.

"Nefeskesici." - St. Louis Post Dispatch

"Dini macera kitapları arasında Da Vinci Şifresinin yeri neyse, vampir romanları arasında Anita Blake serisinin yeri de o." - USA Today

Yorumum: Bir Anita Blake macerasını daha bitirdim! Yazar, beni kendisine hayran bırakmaya devam ediyor! Macera, bu kitapta da dolu dizgin devam etmekte. Anita hiç tatil yapacak mı diye düşünmeden edemiyorum. Hani şöyle Jean-Claude ile beraber bir adaya ya da deniz kenarına falan gitse hiç fena olmayacak. Şimdi Jean-Claude demişken, ben kesinlikle Jean-Claude taraftarıyım. Richard mı? O da kim, modundayım. Richard’ı hiç sevemedim. Birazdan nedenlerini anlatacağım. 



Bu kitapta bir de karşımıza Marcus çıktı. Kendisi bir alfa kurtadam ve sürünün lideri. Marcus ile Anita’nın sevgilisi Richard arasında liderlik savaşı var. Bu savaşın ortasında da Anita! Tabi Jean-Claude’u da unutmamak lazım. Şehrin Efendisi başvampirin kızımızın peşini bırakacağı yok. Senin için mücadele etmeden seni Richard’a kaptırmaya niyetim yok diyerekten kendisini de Anita’nın özel hayatına dahil ediyor! Kitabın bu kısımlarını okumak çok eğlenceliydi. Kızımız, normal insan sevgili isterken bir vampir ve kurtadam arasında kalıyor! Dahası her ikisi de Anita için ölümüne dövüşmeye hazır. Neyse ki bu sorun belirli bir ölçüde gideriliyor, ama nasıl olduğunu yazmayayım da siz en iyisi alın kitabı okuyun.

15 Ocak 2013 Salı

Liebster Blog Award ve Adaylıklarım



Merhaba arkadaşlar,

Bugün Sevgili the reading lady ve Sevgili küçük kızın büyük kütüphanesi tarafından Liebster Blog Award'a aday olarak gösterilmişim. Anlamını bilmediğim için hemen arkadaşlarımın bloglarını ziyaret ettim ve öğrendim. 









Liebster Almancada favori anlamına geliyormuş. Türkçeye çevirdiğimizde ise Favori Kitap Blogu Ödülleri şeklinde olmaktadır. Ödül için bazı kurallar koymuşlar:





  • Aday gösterildiğim blogun sorduğu 11 soruya cevap vereceğim.
  • Kendim hakkında 11 bilgi vereceğim.
  • İzleyici sayısı 200’den az olan 11 blogu aday olarak göstereceğim.



Ayrıntılı bilgi almak istiyorsanız The Reading Lady ve Küçük Kızın Büyük Kütüphanesine uğrayabilirsiniz.



Öncelikle her iki arkadaşımın da sorularını bu yazımda cevaplayacağım. 



Sevgili The Reading Lady’nin sorularına cevabım:

1.Nerelisin? Suşehri/Sivaslıyım. İstanbul’da yaşıyorum.

2. Yaş kaç? 27.

3. Blogunun adı nereden geliyor? Sevdiceğim buldu blogumun adını :) Sanırım kitaplara olan düşkünlüğüme bu ismi yakıştırdı.

4. En sevdiğin kitap? Aslında tek değil çok var. Anita Blake serisi, Gece Yarısı Nesli serisi, Julie Garwood, Sabrina Jeffries ve Julia Quinn’in kitapları… Daha da sayabilirim.

5. En sevdiğin yazar? Bu soruya da birkaç tane yazacağım: Julie Garwood, Julia Quinn, Sabrina Jeffries, Elizabeth Hoyt, Monica McCarty, Lara Adrian, Laurell K. Hamilton…



14 Ocak 2013 Pazartesi

The Dante Legacy #3: Dante'nin Evlilik Oyunu - Day Leclaire




Kitap Adı: Dante’nin Evlilik Oyunu

Kitabın Orijinal Adı: Dante's Wedding Deception

Yazar Adı: Day Leclaire

Seri Adı: The Dante Legacy
Seri Sıralaması: 3/9

Türü: Günümüz Aşk

Yayınevi: Harlequin Yayıncılık

Sayfa Sayısı: 112

Çıkış Tarihi: 2008

Puanım: 8/10




Yorumum: Yazarın sırf aşkı anlatmayan hikayeleri hoşuma gidiyor. Her kitapta şirketle ilgili önemli olayların olması okuyucu açısından merak uyandırıcı oluyor. Bu kitapta da Dante ailesinin elmaslarının çıkarıldığı madende hak iddia eden bir kadın ortaya çıkıyor. Ne var ki bu kadın ile Nicolo arasında “Dante ateşi” vardır. Nicolo ise ailenin Dante ateşine inanmayan kısmında yer almaktadır. 


Nicolo, Kiley’i gördüğü anda ateşe tutulmuştur. Kiley de ondan hoşlanmıştır ama aralarındaki bu olağandışı durumu çözememiştir. Nicolo, Kiley’in bir sahtekar olduğundan emindir ve onu takip etmeye karar verir. Kızımız bunu fark edince adamdan kaçmaya çalışır, ancak bu sırada Kiley’e araba çarpar ve hafızasını kaybeder. Nicolo, hemen yardıma koşar, hastanedekilerden bilgi almak için kendisini kızın kocası olarak tanıtır! Asıl hikaye de böylece başlar. Nicolo, Kiley’in hafıza kaybı numarası yaptığından emindir ve kızın hareketlerini dikkatlice izler. Zaman zaman şüpheye düşer, kendi içinde ailesi ve düzenbaz olduğunu düşündüğü ama aynı zamanda da aşık olduğu kadın arasında kalır. Kiley ise yalan söylemiyordur, gerçekten de hafızasını kaybetmiştir. Kızın bu durumları içler acısıydı. Bir yandan kocası olduğunu düşündüğü adamla aynı evde ama ayrı dünyalarda yaşıyor gibiler, bir yandan da geçmişini hatırlayamadığı için derin bir boşlukta hissediyor kendini. Nicolo’nun ondan sakladığı bir şeyler olduğunu hissediyor ama anlam veremiyor.

9 Ocak 2013 Çarşamba

Gabriel #1: Gabriel'in Cehennemi - Sylvain Reynard




Kitap Adı: Gabriel’in Cehennemi

Kitabın Orijinal Adı: Gabriel’s Inferno

Yazar Adı: Sylvain Reynard

Seri Adı: Gabriel Serisi
Seri Sıralaması: 1/3

Türü: Günümüz Aşk

Yayınevi: Optimum Kitap

Sayfa Sayısı: 650

Çıkış Tarihi: 2012

Puanım: 10/10





 Kapak Yazısı: Uluslararası en çok satan yazarlardan biri olan Sylvain Reynardtan, bir adamın bağışlanmasının ve kadının cinsel uyanışının unutulmaz öyküs...


Hayli muammalı ve son derece seksi bir adam olan Profesör Emerson, gündüzleri saygın bir Dante uzmanı olarak yaşamını sürdürür, ama gecelerini hiç çekingenlik içermeyen bir cinsel zevke ayırır. Ün salmış yakışıklılığını ve üst düzey cazibesini kullanarak her hevesini tatmin etmeyi başarır, ama için için de karanlık geçmişinden ötürü acı çekmekte, tüm bağışlanma umutlarını yitirmiş olduğuna derinden derine inanmaktadır.

Masum güzel Julia Mitchell, sınıfına lisansüstü öğrencisi olarak yazılınca, cazibesi ve Juliayla olan esrarengiz bağlantısı yüzünden Profesörün hem kariyeri tehlikeye girecek, hem de hayatında geçmişiyle bugününü karşı karşıya getiren bir olaylar dizisi başlamış olacaktır.

Gabrielin Cehennemi, yasak aşk, baştan çıkarma ve ruhsal bağışlanma gibi alanları yoklayan ilginç, sürükleyici, vahşicesine ihtiras dolu bir yolculukta, bir erkeğin kendi kişisel cehenneminden kurtulup imkânsız sandığı şeye, bağışlanmaya ve mutluluğa ulaşmasının öyküsüdür.

"Sen sadece şanssızlıkları üzerine çekiyorsun, Bayan Mitchell, bense günahların mıknatısıyım."

"Grinin Elli Tonunun yazarı rekabete hazırlan! Sylvain Reynard sahneyi sana bırakacakmış gibi görünmüyor."
Books and Reviewstan Jessica Durham

"E.L Jamesin Grinin Elli Tonu romanını bitiren kadınlar, üzülmeyin. Daha fazla zevk alacağınız bir eseri elinizde tutmaktasınız. Bu roman içerdiği aşk ve romantizm bakımından Grinin Elli Tonuna en büyük rakip."
Kirsten Acuna


Yorumum: Gabriel’in Cehennemi çok beğenerek okuduğum bir kitap oldu benim için. Aslında Grinin Elli Tonu ile benzetilmesi nedeniyle okumayı pek düşünmüyordum.  Çünkü ben o seriyi beğenmeyenlerdenim. Kitap hakkındaki yorumlara bakınca hem olumlu eleştiriler hem de Grinin Elli Tonu ile alakası olmadığını görünce okumaya karar verdim. Kitap bittiğinde iyi ki okumuşum dedim! Grinin Elli Tonu nerde bu kitap nerde? Nasıl böyle bir karşılaştırma yapılmış dahası kitabın kapağına bile yazılmış hayret ettim doğrusu. Neyse efendim konumuz Gabriel’in Cehennemi.

6 Ocak 2013 Pazar

Anita Blake, Vampir Avcısı #3: Lanetliler Sirki - Laurell K. Hamilton



Kitap Adı: Lanetliler Sirki
Kitabın Orijinal Adı: Circus of Damned
Yazar Adı: Laurell K. Hamilton
Seri Adı: Anita Blake, Vampir Avcısı Serisi
Seri Sıralaması: 3/22
Türü: Fantastik
Yayınevi: ArtemisYayınları
Sayfa Sayısı: 375
Çıkış Tarihi: Ocak/2010 (3. Basım)
Puanım: 9/10 





Tanıtım Yazısı: Laurell K. Hamilton, başroldeki Vampir Avcısı Anita Blake’in liderliğinde, doğaüstü zevklerin ve acıların hüküm sürdüğü bir dünya yaratıyor. Güçlü, yüzlerce yıl yaşında bir vampir şehre geldiğinde, şehrin ruhu ve Anitanın hayatı pahasına vampirlerin savaşı başlıyor.
"Korktuysam ne olmuş yani? Gitmem gerekiyordu. Ne kadar erken gidersem eve, o kadar da çabuk dönebilirdim. Keşke Jean-Claudeun işleri kolaylaştıracağına inanabilseydim. Jean-Claude sözkonusu olduğunda hiçbir şey basit değildir. Ondan bu geceki cinayetlerle ilgili bir şey öğrenseydim bunun bedelini öderdim ama parayla değil... Zira Jean-Claudeda para çok. Ama hayır, onun istediği daha çok acı, daha çok şehvet ve daha çok kan."

"Yetişkinler için Vampir Avcısı Buffy... Aksiyon hiç durmuyor."
-The New York Review
"Vahşi ve eğlenceli."
-Publishers Weekly

Yorumum: Anita Blake serisinin bu kitabını çok beğendim. Öncelikle ikinci kitaptaki gibi parçalara ayrılmış kanlı cesetlerin ve zombilerin olmamasına çok sevindiğimi belirteyim. Bu kitapta ağırlıklı olarak vampirler ve kurtadamlar vardı. Şehirde başı boş başvampirler dolanmaktaydı. Amaçları; Şehrin Efendisi Jean-Claude’u yenerek yeni efendi olmaktı. Hedef Şehrin Efendisi’nin insan hizmetkarı olan Anita’yı ele geçirmek!

The Dante Legacy #2: Çalınan Gelin - Day Leclaire





Kitap Adı: Çalınan Gelin
Kitabın Orijinal Adı: Dante's Stolen Wife
Yazar Adı: Day Leclaire
Seri Adı: The Dante Legacy
Seri Sıralaması: 2/9
Türü: Günümüz Aşk
Yayınevi: Harlequin Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 112
Çıkış Tarihi: 2008
Puanım: 8/10



Yorumum: The Dante Legacy serisine kardeşlerden Maro Dante’nin hikayesi ile devam ediyoruz. Aslında hikaye ikizler Marco, Lazz ve Caitlyn arasında geçmektedir. Marco, Caitlyn’e ilk görüşte aşık olmuştur. Aynı şekilde Caitlyn de Marco’ya. Ama bir sorun vardır. Caitlyn, Marco’yu ikiz kardeş olan Lazz sanmaktadır!


Dante yangını bu kez Marco ve Caitlyn’i yakalamıştır. Bu, Dante ailesindeki erkekleri ve sevdiği kadınları etkileyen bir durumdur. Her iki tarafta ilk görüşte birbirne aşık olur, dokunduklarını an bir elektriklenme oluşur ve birbirlerinden başka kimseyi göremezler. 



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...