Kitap
Adı: Sır Gibi
Sakladım
Kitabın
Orijinal Adı: How to Who
a Reluctant Lady
Yazar
Adı: Sabrina
Jeffries
Seri
Sıralaması:3/5
Türü: Historical Romance
Yayınevi: Epsilon Yayınevi
Sayfa
Sayısı: 416
Çıkış
Tarihi: Haziran/2012
Puanım: 10/10
Kapak Yazısı: Yakışıklı bir hovarda Minerva'ya
büyükannesinin ültimatomunu yerine getirmesi için kendisiyle evlenmeyi teklif
ettiğinde, Sharpe ailesinin başına buyruk kızı, hem mirasını koruma altına
alacak hem de bu yakışıklı adamın hayal gücünü harekete geçirecek kışkırtıcı
bir karşı teklifte bulunur.
Leydi Minerva
Sharpe, büyükannesinin taleplerinin önüne taş koyacak mükemmel bir plana
sahiptir: bir hovardayla nişanlanmak! Kuşkusuz, büyükannesi bir çapkınla
evlenmesine göz yummaktansa, evlilik şartına bağladığı mirasını serbest
bırakacaktır. Peki Minerva'nın sözde koca adayı rolünü, yine kendisinin yazdığı
popüler gotik romanlardaki yakışıklı casusa ilham vermiş olan vahşi avukat
Giles Masters'tan daha iyi kim oynayabilir? On dokuzuncu yaş gününde Giles
Masters'tan aldığı tutkulu öpücüğün anısı hâlâ dudaklarında olsa da, böyle bir
hovardayla evlenmek şöyle dursun, ona gönlünü kaptırmak gibi bir niyeti bile
yoktur. Ama hakkında çok az şey bildiği bu adam, aslında hükümet adına çalışan
bir gizli ajandır. Minerva'nın anne babasının ölümlerinin ardındaki gizemi
araştırmak için güç birliği yapmaya karar verdiklerinde, sahte nişanlılıkları
da alev alev yanan bir tutku oyununa dönüşür. Minerva daha sonra Giles'ın gizli
ikili yaşamını keşfederken, Giles da onun kalbine tekrar girebilmek için
mesleğinin kurnaz numaralarının hepsini kullanmak zorunda kalır.
Yorumum: Hellions of
Halstead Hall serisinin üçüncü kitabı olan “Sır Gibi Sakladım” bence serinin en
güzel kitabıydı. Hikaye, kurgu, kadın ve erkek karakterin tepkileri, gelişen
olaylar ve diğer diyaloglar son derece güzeldi. Sabrina Jeffries, historical
romance türünde çok iyi bir yazar ve artık benim favori yazarlarım
arasında.
Kitabın konusuna gelirsek; Minerva anne-babasının cenaze töreninde son derece
üzgündür ve katılmak istememektedir. Tesadüf eseri o zamanlar on sekiz yaşında
olan Giles ile karşılaşır ve aralarındaki bir olay sonucu dokuz yaşındaki
Minerva ona aşık olur. Senelerce ağabeylerinin arkadaşı olan Giles’i gizliden
gizliye izler ve kendisinin arkadaşlarının kardeşi olarak değil de bir kadın
olarak görmesini bekler. Nihayet o beklediği gün geldiğinde (o gün Minerva’nın
on dokuzuncu yaş günüdür.) aralarındaki başka bir olay nedeniyle Minerva,
Giles’e duyduğu aşktan vazgeçer. Giles ise o olayı hiç unutamaz ve ona karşı
kendisinin adlandıramadığı duygular beslemeye başlar. Zaman içerisinde
Minerva’nın peşinden her ne kadar koşsa da leydiden hiçbir yakınlık göremez.
Minerva büyükannesinin evlilik ültimatonundan kaçamayacağını anlayana kadar bu
böyle devam eder ve ikilimizin yolu tekrardan kesişir. Hem de ne kesişme! Yazar
tam bir kaçan kovalanır durumunu yazmış. Giles peşinden koştukça Minerva kaçar.
İki
karakterin de ayrı ayrı düşüncelerini okumak güzeldi. Her ikisi de birbirine
duydukları hisleri dile getiremez. Çünkü Giles, Minerva’ya karşı hislerini dile
getirirse kadının elinde oyuncak olmaktan korkar, Minerva ise duyduğu aşktan
dolayı Giles’in korkup kaçacağını düşünür. Tabi bir de arada Giles’in zaman
zaman ortadan kaybolduğu sır dolu başka bir yaşamının olması hikayeye hem güzel
hem de çok değişik bir yön vermişti.
Hellions of Halstead Hall Serisinin sıralaması şu şekildedir:
1. The Truth About Lord Stoneville (2010): Bozulan Yeminler, Oliver ve Maria
2. A Hellion in Her Bed (2010): Yatağımdaki Serseri, Jarret ve Annabel
3. How to Woo a Reluctant Lady (2011): Sır Gibi Sakladım, Minerva ve Giles Masters
4. To Wed a Wild Lord (2011): Vahşi Bir Lordun Kollarında, Gabe ve Virginia Waverly
5. A Lady Never Surrenders (2012): Son Çarem, Celia ve Jack Pinter
6. Twas the Night after Christmas: Öyle Bir Geceydi ki - Pierce ve Camilla
Giles’in
Minerva ile olan ilişkisine, kızın ağabeyleri karşı çıkmaktadır. Çünkü kendi
arkadaşlarının vurdumduymaz, hovarda, kumarbaz ve nasıl bir çapkın olduğuna çok
yakından şahit olmuşlardır. İlişkiyi ilk duyduklarındaki tepkiye çok güldüm.
Resmen Giles’i döveceklerdi. O bölümden bir alıntı:
Giles:
“Eğer kardeşlerinin işini kolaylaştıracaksa kendimi savunacağım. Ama bu beni
kız kardeşinizle birlikte olmaktan alıkoymayacak.”
“Bu seni
ne kadar kötü benzeteceğimize bağlı sanıyorum.” diye karşılık verdi Oliver.
“Haftalar boyu yataktan kalkamayabilirsin.”
“Deneyebilirsiniz.”Giles
umursamazca gülümsedi. “Ama beni kendimi savunmaya mecbur ederseniz, ben de
kazanmak için elimden geleni ardıma koymam.”
Gabe
kahkaha attı. “Üçe bir Giles. Bizi alt edemezsin.”
Bu romanda, çocuklar anne-babasının
ölümleri arkasındaki sırra biraz daha yaklaşıyorlar. Sanırım sorun son kitapta
(Leydi Celia’nın hikayesinin anlatıldığı) çözülecek gibi görünüyor.
Son olarak kapağın orijinal kapak
olması güzel bir ayrıntı olmuş. Ayrıca çeviri de çok güzeldi.
Bu seriyi herkese tavsiye ederim.
Herkese keyifli okumalar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder