24 Nisan 2013 Çarşamba

The Bridgerton Serisi Düşüncelerim


Merhaba arkadaşlar,

En sevdiğim serinin sonuna gelmişken kitaplardaki enlerim hakkında bir yazı yazmak istedim. Her kitabı okuduktan sonra enlerimin bazı kısımları değişti ama bazıları da sabit kaldı diyebilirim.


En sevdiğim karakterler: Daphne ve Simon ile Anthony, Colin.

Hiç sevmediğim karakter: Francesca Bridgerton. (Kitabın başından sonuna kadar beni sinir eden tek Bridgerton!)



En sevdiğim kitap: Yüreğe Söz Geçmiyor. (Daphne ve Simon’un hikayesi)

En güldüğüm karakter: Anthony. (Özellikle de iş kız kardeşlerini evlendirmeye gelince!)

Konusunu beğenmediğim kitap: Biz Evleniyoruz (Neden beğenmediğimi okumak için tıklayınız!! )

En beğendiğim kapak: Sonsuz Sevgilerimle.

Hiç beğenmediğim kapak: Biz Evleniyoruz.

21 Nisan 2013 Pazar

The Bridgerton Serisi: Biz Evleniyoruz - Julia Quinn



Kitap Adı: Biz Evleniyoruz
Kitabın Orijinal Adı: On The Way To The Wedding
Yazar Adı: Julia Quinn
Seri Adı: Bridgerton Serisi
Seri Sıralaması: 8/8
Türü: Historical Romance
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Sayfa Sayısı: 453
Çıkış Tarihi: Mart/2013
Puanım: 3/5



 Kapak Yazısı: GARİP BİR ŞEY OLDU... Tanıdığı bütün adamların aksine, Gregory Bridgerton gerçek aşka inanmaktadır. Ve hayallerinin kadınını bulduğunda, onun doğru insan olduğunu bir anda anlayacağından emindir. Başına da tam olarak bu gelmiştir. Fakat... Bu kadın, doğru kişi değildir. Hatta, nefes kesici Bayan Hermione Watson başkasına âşıktır. Ama en iyi arkadaşı Leydi Lucinda Abernathy, Hermioneyi feci bir birliktelikten kurtarmaya karar verir, böylece Gregoryye onun kalbini kazanması için yardım etmeyi teklif eder. Ama bu esnada Lucy âşık olur. Hem de Gregoryye. Fakat... Lucy nişanlıdır. Ve amcası onun nişandan caymasına izin verecek gibi görünmez. Gregory kendine gelip, doğru kişinin keskin zekâsı ve insanın içini açan gülümsemesi ile kalbine şarkılar söyleten Lucy olduğunu anlayınca bile... Böylece, düğün yolunda, gelini öpme vakti geldiğinde, sunakta duran kişinin yalnızca kendisi olmasını sağlamak için Gregorynin her şeyini riske atması gerekmektedir...



Yorumum: Ve nihayet bir serinin daha sonuna geldik! Seriyi yaklaşık dört seneden beri takip etmekteyim ve bu nedenle son kitaptan çok fazla şey bekliyordum. Tam düşündüğüm gibi olmasa da kitabın son kısımlarını beğendim ama aynısını tamamı hakkında diyemeyeceğim.
Julia Quinn favori yazarlarımdandır. Hani derler ya ne yazsa okurum diye benim için işte öyle bir yazardır. Ancak son kitabını konu itibari ile pek beğenmedim. Çeviri ve diyaloglar güzel, tam da JQ’dan beklenilecek tarzdaydı.

Kitabın konusunu beğenmememin nedeni Gregory’nin bir anda aşık olması. Önce Hermione’ye aşık oluyor ki aşkından ölecek durumlarda etrafta gezinmektedir. Hermione’nin en yakın arkadaşı Lucy ikilimizi bir araya getirmek için Gregory’e yardım etmektedir. Ama bu sırada kendisine itiraf edemese de Gregory’e aşık olmuştur. Sonra aradan geçen bazı olaylar sonucu Gregory aşkını kalbine gömmek zorunda kalır ve okuyucu şimdi erkek karakterimiz acı çekecek diye düşünürken Gregory gider Lucy’i öper! Hem de olayların üzerinden bir-iki saat anca geçmiştir. Ve tabiî ki de Lucy’e aşık olur!

13 Nisan 2013 Cumartesi

OKK 2. Blog Tur: Kaçığın Kızı - Megan Shepherd



Kitap Adı: Kaçığın Kızı
Kitabın Orijinal Adı: The Madman’s Daughter
Yazar Adı: Megan Shepherd
Seri Adı: The Madman’s Daughter
Seri Sıralaması: 1/3
Türü: Fantastik
Yayınevi: DEX Kitap
Sayfa Sayısı: 392
Çıkış Tarihi: 2013
Puanım: 4/5



Arka Kapak Yazısı:
Aşağılandı,
 Babasının Günahı Yüzünden.
 Âşık Oldu,
 Eski Hayatından Çıkıp Gelen Erkeğe.
 Yemin Etti,
 Ailesinin Geçmişi Hakkındaki Gerçeği Bulmaya.


Juliet Moreau Londrada temizlikçi olarak çalışıyor ve hayatını yerle bir eden skandalı düşünmemeye çalışıyordu. Yıllar önce babası, yaptığı korkunç deneyler yüzünden suçlanınca, ortadan kaybolmuştu. Bir gün babasının ölmediğini, çalışmalarına devam ettiğini öğrendi. Böylece, babasının genç asistanı Montgomery ve gizemli kazazede Edwardla birlikte babasını bulacağı adaya doğru yolculuğa çıktı. Juliet, adada korkunç gerçeklerle yüz yüze gelecek; kendi kanında da taşıdığı, babasının dehasının ve deliliğinin sınırlarını keşfedecek…

Dr. Moreaunun Adasından esinlenen Kaçığın Kızı karanlık ve nefes kesen bir gotik korku romanı. 


Yorumum:  Genetik üzerine yüksek lisans yapmış, dahası sayfalarca tez yazmış biri olarak kitabın konusuna bayıldım ama karakterler hakkında aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Özellikle baş karakterler okurken beni çileden çıkarttı desem abartmış olmam. Doktor Moreau hakkında çıkan dedikodular nedeniyle ortadan kaybolmuştur. Juliet ve annesi, çevreleri tarafından dışlanmış ve Bayan Moreau ölünce, kızımız kötü yola düşmemek için elinden geleni yapmıştır. Yıllar sonra, bir şekilde uşakları Montgomery ile karşılaşan Juliet, babasının bir adada yaşadığını öğrenir ve birlikte adaya giderler. 

10 Nisan 2013 Çarşamba

OKK 2. BLOG TURU: KAÇIĞIN KIZI - MEGAN SHEPHERD/DEX YAYINLARI



Herkese merhaba arkadaşlar,

OKK’nin 2. Blog turuna hepiniz hoş geldiniz! Bu turumuzda DEX Yayınları’ndan çıkan Kaçığın Kızı kitabını inceleyeceğiz.




Juliet Moreau Londrada temizlikçi olarak çalışıyor ve hayatını yerle bir eden skandalı düşünmemeye çalışıyordu. Yıllar önce babası, yaptığı korkunç deneyler yüzünden suçlanınca, ortadan kaybolmuştu. Bir gün babasının ölmediğini, çalışmalarına devam ettiğini öğrendi. Böylece, babasının genç asistanı Montgomery ve gizemli kazazede Edwardla birlikte babasını bulacağı adaya doğru yolculuğa çıktı. Juliet, adada korkunç gerçeklerle yüz yüze gelecek; kendi kanında da taşıdığı, babasının dehasının ve deliliğinin sınırlarını keşfedecek…

Dr. Moreaunun Adasından esinlenen Kaçığın Kızı karanlık ve nefes kesen bir gotik korku romanı.

Tur takvimimiz:


11 Nisan 2013

Ön okuma: Pudra Tozu
Alıntı: Yorum Durağım
Yabancı kapaklar: Yorum Durağım
Yazar bilgisi: The Reading Lady
Çekiliş: Fighting!!!

12 Nisan 2013
Playlist hazırlanması: Pudra Tozu
Kitapta geçen yerler: Kütüphanemden Kitap Manzaraları
Yorum: Pudra Tozu

13 Nisan 2013
Karakter analizleri: Kütüphanemden Kitap Manzaları
Cast hazırlanması: Fighting!!!
Yorum: Fighting!!!

DEX Yayınlarına katkılarından dolayı çok teşekkür ediyoruz.

Herkese keyifli ve bol kitaplı günler!!! 

Gece Yarısı Serisi: Gece Yarısı Tuzağı - Lara Adrian



Kitap Adı: Gece Yarısı Tuzağı
Kitabın Orijinal Adı: Veil of Midnight
Yazar Adı: Lara Adrian
Seri Adı: Gece Yarısı Serisi
Seri Sıralaması: 5/11
Türü: Fantastik
Yayınevi: Epsilon Yayınevi
Sayfa Sayısı: 358
Çıkış Tarihi: Mart/2013
Puanım: 4,5/5


  
Kapak Yazısı: Kurşunlar ve bıçaklarla eğitilmiş bir savaşçı olan Renatayı, -ölümlü ya da vampir- herhangi bir erkek yenemez. Ancak onun en güçlü silahı, nadir görülen ve ölümcül olan sıra dışı psişik yeteneğidir. Şimdi yabancı bir tehlike onun güçlükle kazandığı bağımsızlığını tehdit etmektedir. Bu altın renkli saçlara sahip vampir, onu hayalinin ötesinde zevkler yaşayacağı karanlık bir diyara sürükleyecektir.

Adrenalin bağımlısı, dövüş tutkunu Nikolai, kendi adaletini tüm Soylu düşmanlarına uygulamaktadır -ve son avı da acımasız bir suikastçıdır.

Bir kadın onun yoluna çıkar: Baştan çıkarıcı, buz kadar soğuk bir muhafız olan Renata. Fakat Renatanın güçleri, sevdiği birinin yaşamı tehlikeye girdiğinde sınanacak, hatta Nikodan yardım istemesine neden olacaktır. İkisi güçlerini birleştirdiğinde büyük bir açlığın alevleri tutkuyla harlanacak, kan bağının neden olduğu eşsiz zevk onları ya sonsuza kadar lanetleyecek ya da kurtulmalarını sağlayacaktır...

"Lara Adrianın kadın kahramanı çelik kadar sert. Kitap raflarındaki en iyi vampiri serisi!"
Romantic Times BOOK

"Bir sonraki kitapta ne olduğunu öğrenmek için ölüyorum!"
WildOnBooks.com

"İlgi uyandıran gerçekçi karakterlerle iyi yazılmış bir roman… Takipçileri hazır olsun, bu seri gittikçe iyi oluyor!"
FreshFiction.com


Yorumum: Merakla beklediğim Gece Yarısı serisinin 5. kitabını sonunda okuyabildim. Süper bir kitaptı! Yazar, Niko ve Renata’nın aşk hikayesi ile birlikte, savaş hakkındaki son gelişmelere de yer vermiş. 

Hikayede en çok hoşuma giden taraf Renata’nın vampirlerin varlığından ve kendisinin bir Soy Eşi olduğundan haberdar olmasıydı. Çünkü birinci, ikinci ve dördüncü kitaptaki kadın kahramanlarımız kendileri hakkında gerçekleri bilmiyordu ve öğrendikleri zamanki tepkileri, savaşçıların davranışları genellikle benzer olmuştu. Renata’nın gerçeklerin farkında olması kitaba başka bir hava vermişti.

İlk nesil vampirler teker teker öldürülmektedir. Savaşçılarımız, hayatta kalan vampirlere ulaşıp onları koruma görevi sunmaktadır. Nikolai’nin de görevi Sergei Yakut’u bulmaktır. Görevinde ilerlerken karşısına güzeller güzeli Soy Eşi Renata çıkar! Renata, Yakut’un emrinde çalışan ve psişik özelliği vampir tarafından kullanılan biridir. Olaylar bundan sonra karmakarışık bir hal alır. Diğer taraftan ise Dragos’un planları devam etmektedir. Hatta planlarını uygulamak için önemli mevkilere sahip sekiz kişiyi kendisine yandaş olarak almıştır. Dragos’un planlarını kendi ağzından okumak, okuyucunun kafasındaki bilinmeyen bir çok konunun aydınlanmasını sağlamaktadır. Bu da kitabın sevdiğim bir başka yanı oldu. Merak ettiğim bazı şeyleri öğrenmiş oldum. 

Hayatı uçlarda yaşayan, diğer savaşçılar ve eşleriyle aşk hakkında dalga geçen Niko’nun fena halde Renata’ya tutulduğunu okumak eğlenceliydi. Özellikle aşkını ilan ederken zorlanması, kelimeleri birbirine karıştırması hoştu. 

“Bir şair olmadığımı biliyorum. Sana söyleyebilecek şairene sözlerim yok. Keşke olabilseydi ama senin için hislerimin gerçek olduğunu bilmeni istiyorum. Seni seviyorum.”

Kitap Montreal’da geçtiği için diğer savaşçılara fazla yer verilmemişti. Özellikle Lucan’ın sadece adının geçmesi hoşuma gitmedi! (Lucan, savaşçılar içindeki favorimdir de). 

Kitaptan birkaç alıntı:

Orada oturmuş Renata’nın saçına bakıyordu. Bakmakla kalmıyor, ona hayranlık duyuyordu. Bunun iki sebebi olabilirdi ve her iki seçenek de aynı derecede sinir bozucuydu. Ya Nikolai, bir anda saç ürünlerine ilgi duymaya başlamıştı ve kuaförlük derslerine kayıt yaptırmalıydı ya da yanındaki kadın söz konusu olunca başka hiçbir şeyin önemi kalmıyordu.
……………………………………………………………….
“Gözlerine her bakışımda, kalbim şu iki kelimeyle atıyor: Sonsuza kadar…”

Kitapta Andreas ile ilgili hiç beklenmedik ve bir o kadar da kötü bir gelişme bizleri bekliyor. Açıkçası bu gelişmeden sonra Dragos ile olan savaştan çok Andreas’ın durumunu merak etmekteyim. Serinin devamını araştırınca altıncı kitabın Andreas’ın hikayesi olduğunu görünce çok mutlu oldum! Ashes of Midnight’i merakla beklemekteyim!

Temposu hiç bitmeyen müthiş bir kitap sizi bekliyor. Seriye henüz başlamadıysanız mutlaka okuyun!!

 Serinin diğer kitapları için tıklayınız!!

Herkese keyifli okumalar!!!


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...