27 Şubat 2014 Perşembe

Kitap Tutkum - 2: Tekrar Tekrar Okuyacağım Kitaplar



Herkese merhaba! Bu aralar yazmak konusunda tembel bir blogger oldum. Bakmayın siz benim yayın yaptığıma, eskiden yazıp yayınlamadığım yorumları ara ara yayınlıyorum. Neyse ki okuma konusunda tembel değilim. Okuduğum ve yorumunu yazacağım 3 kitap var. ^^

Yaklaşık iki ay önce Kitap Tutkum yazı dizisine başlamıştım. Yazı dizisi kapsamında birçok konu buldum ama tembelliğim üzerimde yazamamıştım. Bugün şeytanın bacağını kırdım ve yazmak istediğim bir yazıyı paylaşmak istedim sizlerle: Tekrar tekrar okuyacağım kitaplar! 

Yayınevleri sürekli yeni kitaplar çıkarırken, ben de eskiye dair bir özlem oluştu. Takip ettiğim seriler fazla yokken çok sevdiğim kitapları tekrar tekrar okurdum. Şimdi elimde okunacak kitaplarda bile zaman sıkıntısı çekiyorum ve maalesef eski kitaplarıma geri dönemiyorum. -_-
Kendime 8 maddelik bir tekrar okumak istediğim kitaplar listesi hazırladım. Aslında daha fazla. Belki ileri de bu yazısının ikincisi yazarım, hiç belli olmaz. 

1.      Vampir Akademisi


Bu seriyi çok seviyorum. Dimitri, Rose, Lisa… Tüm karakterlerin ben de yer ettiği serilerden biri. Kitaplığımın en üst rafına koymuş olmasam sıkça sayfalarını çevireceğim ama ahh şu üşengeçlik! Yine de fotoğraf için indirdim :p 

2.      Zehir Ustası – Büyü Ustası – Ateş Ustası


Study serisi ile blog ikizim sayesinde tanıştım. Bir gün internetten sipariş vereceğim zaman siparişine ekle, pişman olmazsın demişti ve sonuç serinin müptelası oldum. Hatta Ateş Ustası elimde olmasına rağmen bilerek okumuyorum çünkü bu seriye veda etmeye henüz hazır değilim. -_-

3.      Melez Sözleşmeleri Serisi – Jennifer L. Armentrout


Bu seri hakkında yazacak o kadar çok şey var ki! Yazmaya nereden başlasam nerede bitirsem şaşırıyorum. Seriyi kitaplarını çıkmasını bekleye bekleye okudum. Tüm kitapları bir solukta okumak çok güzel olacak. Ahh bir de zaman olsa!

4.      Julia Quinn Kitapları


Julia Quinn, tarzını beğenerek okuduğum bir yazardır. Komik diyaloglarla aşkı harmanlayan yazarın tüm kitaplarını okudum ancak hepsini değil bazılarını tekrar okumak istiyorum. 

5.      Elizabeth Hoyt Kitapları


Yazarı, ilk Türkçeye çevrilen kitabından (Çirkinin Aşığı) itibaren takip etmekteyim. Tüm kitaplarını yeniden okuyabilirim ama bazıları benim için özel. Onlara daha çok öncelik verebilirim. 

24 Şubat 2014 Pazartesi

Köşe Yazılarım - 4: Bambaşka Bir Dünya: MAHREMİYET



 Herkese merhaba!

Dördüncü köşe yazımla sizlerleyim. Bu haftaki konuğum;  Rupert Thomson’ın Mahremiyet'i. 

Keyifli okumalar!!


Diğer Köşe Yazılarım




Rupert Thomson’ın Mahremiyet romanı, okuyucuyu alışık olduğu tarihi romanların dışına çıkararak, bu konuda bambaşka bir kapı açmakta ve farklı ama bir o kadar da gerçekçi bir dünya sunmaktadır. 

Mahremiyet, 1691 yılında Floransa’da geçmektedir. Rönesans’ın henüz gerçekleşmediği, Aydınlanma Dönemi’nin ise çok yakın olduğu bir ortamda köle bir kadına aşık olsanız ne yaparsınız? 

Hikaye, Zummo’nun Rahibe Marguerite Louise'i ziyaret etmesi ile başlamaktadır. Balmumu ustası bazen geçmişten bazen de kitabın geçtiği dönemden kendine göre önemli kısımları Loise’ye aktarmaktadır. 

Zummo kendisinden başka iki kişinin daha hayatlarını, aşk hikayelerini ve acılarını anlatmaktadır. Anlatıcı Zummo, Zummo’nun dert ortağı ve arkadaşı Grand Dük ve Zummo’nun aşık olduğu eczacı kız.

Geatano Zummo hayatı zorluklarla geçmiş bir adam. Ondan nefret eden bir ağabeye sahip olması, genç adamın hayatını zindana çevirmeye yetmiştir. Haksız yere suçlanması yaşamının tamamen değişmesine neden olmuştur. Balmumu ustası olması Grand Dük’ün ilgisini çekmiş ve onu Floransa’ya çağırmıştır. Zummo, tanıştıkları andan itibaren Dük’ün sırdaşı ve arkadaşı olmuştur. Onun hakkında bilinmeyen birçok şeyi Dük’ün kendi ağzından duymuştur. 

Kadavralar üzerinde balmumu heykelleri yapan Zummo’dan, Grand Dük çok farklı bir heykel yapmasını istemiştir. İkilinin arasındaki arkadaşlık ise kilisenin dikkatini çekmiştir. Bu anlamda, Peder Stufa’nın Zummo’ya rahat vermeye hiç niyeti yoktur.  

23 Şubat 2014 Pazar

Anita Blake, Vampir Avcısı #11: Gökmavisi Günahlar - Laurell K. Hamilton



Kitap Adı: Gökmavisi Günahlar
Kitabın Orijinal Adı: Cerulean Sins
Yazar Adı: Laurell K. Hamilton
Seri Adı: Anita Blake, Vampir Avcısı Serisi
Seri Sıralaması: 11/22
Türü: Fantastik, Macera, Yetişkin
Yayınevi: ArtemisYayınları
Sayfa Sayısı: 680
Çıkış Tarihi: Ağustos 2010
Puanım: 5/5


Arka Kapak Yazısı: "Kadın iki bin yaşında bir vampir," dedi Anita. "Onların amacı, alışkanlığı ve düşüncesi değişmez. Ya da biz öyle sanıyoruz."

Nereden nereye! Bir zamanlar ne kadar canavar varsa hepsinin ezeli düşmanıydı Anita. Fakat o artık hem Şehir Efendisi Jean-Claudeun, hem de şekil-değiştirici leoparadam Micahnın eşi. Anita bir yanıyla insanken, sonsuz arzusu ve açlığıyla bir kadın aynı zamanda.

Yüzyılları devirmiş bir vampir, Jean-Claudeu ve grubunu hedef alınca, Anita da kendini ilk kez böylesine amansız bir savaşın içinde buldu. Tüm şeytani güçlerine ihtiyacı vardı. Amacı belliydi. Ne olursa olsun sevgililerini kurtaracaktı.

"Seksi, heyecanlı, kusursuz bir ironi… Ateşli bir eğlence."
- Jayne Ann Krentz

"Böylesine üretken hayalgücüne sahip bir yazara hiç rastlamadım."- Diana Gabaldon


Yorumum: Anita okumayı özlemişim! Seriyi çok sevdiğim için yavaş yavaş ve araya başka kitaplar koyarak okuyorum ama devamını kısa sürede okuyacağım gibi gözüküyor.
 
Gökmavisi Günahları çok beğendim. Birçok Anita okurunun bu kitapla birlikte seriyi bıraktıklarını biliyorum. Nedenine gelince, yazarın cinsellikte aşırıya kaçmış olması. Bu bakımdan kendilerine göre haklı olabilirler ama kitaba tek bir pencereden bakmayıp bütün olarak baktığımda serinin dikkate değer kitaplarından biri olduğunu söyleyebilirim.



Belle Morte, Jean-Claude ve Asher’ın efendisi, çok uzun süredir var olan bir vampirdir. Şehvet ve tutku ile beslendiği ve büyü güçleriyle inanılmaz bir arzu yaşattığı için iki kişi hariç onun yatağını kimse terk etmemiştir. Kimdir bu iki kişi? Jean-Claude ve Asher! Belle Morte bu durumdan son derece rahatsızdır ve intikam almak için birkaç vampirini Jean-Claude'a göndermiştir. İntikam adına Anita’yı kendisinin yapmak için elinden geleni yapacaktır. 

“Musette orada olacak, onun sayesinde, ma petite, ben de orada olacağım.”
“Ben senin ma petite’in değilim.”
“Olacaksın.”

20 Şubat 2014 Perşembe

Dragon Kin #3: Ejderin Tutkusu - G. A. Aiken



Kitap Adı: Ejderin Tutkusu
Kitabın Orijinal Adı: What a Dragon Should Know
Yazar Adı: G. A. Aiken
Seri Adı: Dragon Kin
Seri Sıralaması: 3/6
Türü: Yetişkin, Fantastik, Macera
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Sayfa Sayısı: 500
Çıkış Tarihi: 2013
Puanım: 2/5


Tanıtım Bülteninden: Hayatımı, kanatlarımı ve üstün güzelliğimi tehlikeye atarak, yalnızca sevdiklerim uğruna, bu acımasız Kuzey Ellerine girdim. Ama kıymetimi bildiler mi? Hayır. Yakışıklı Gwenvael, en iyimiz sensin, tüm ejderhaların en güzelisin dediler mi? Hayır! Ailem asırlardan beri, doğuştan gelen ihtişamım ve alçak gönüllülüğümü bir türlü kabullenemedi. Fakat ben onlar için, tabii bir de cesur ve gözü pek olduğum için, bu toprakların en kötü kâbuslarına göğüs gereceğim.

Bu yüzden şu anda bir anlaşma yapmak üzere Kuzeylilerin Canavar dedikleri kişiyi bekliyorum. Bu kişi o kadar korkulan bir yaratıktır ki, en büyük savaşçılar bile adını fısıldayarak söyler. Ama ben, Dayanılmaz ve Cesur Gwenvael, karşımdaki bu korkunç kadını… ne? Ahh… Şey, Canavar denen yaratık, yani Dagmar Reinholdt… bir kadın mı yani?

"Buraya nasıl geldik?"
"Bizi sen getirdin."
"Ben mi getirdim? Hatırlamıyorum."
"Ne hatırlıyorsun?"
"Seni öptüğümü." Gwenvael sırıttı. "Kütüphane raflarının orada. Fakat lütfen söyleyin bana, Leydi Dagmar, neden yaralandım ben? Yoksa gizli arzularınızla derimi falan mı yüzmeye çalıştınız?"
"Gizli... ah. Her neyse. Son birkaç saattir hayatın cehennem gibiydi, olup biten bundan ibaret. Kaçırıldın, işkence gördün ve Sürü ejderhalarıyla savaştın."
"Gerçekten mi?" Gwenvael başını eğdi ve sesini alçalttı. "Şimdi, savaşta yaptıklarımı gördükten sonra sana daha mı ateşli geliyorum yani? Beni mümkün olabileceğinden çok daha fazla mı arzuluyorsun? Şu anda benimle birlikte olmak için can mı atıyorsun?"
"Kes sesini, ejderha."

Yorumum: Çok büyük umutlarla başladığım Ejderin Tutkusu maalesef ki beni hayal kırıklığına uğrattı. Gwenvael, ilk kitaptan beri merak ettiğim bir karakterdi. Diğer kitaplarda komik ve hazır cevap oluşu, kardeşleriyle uğraşması ve adı çıkmış bir çapkın oluşu bu karakterdeki beklentimi arttırdı. 

Serinin bu kitabını beğenmememin iki nedeni var: Birincisi; kitaptaki kadın karakter Dagmar’ı beğenmedim. Aslında tam beğenmedim demeyeyim de Gwenvael’e yakıştıramadım. Dış görünüş olarak benim hayal ettiğim ile yazarın yarattığı Dagmar arasında dağlar kadar fark vardı. Evet kişisel olarak tamamen ejderhaya uygun özelliklere sahipti ama dış görünüş olarak ben yakıştıramadım.

İkincisi ise; ilk iki kitaptaki aşk ve savaş dengesi bu kitapta bozulmuştu. Kitabın yüzde yetmişinde savaş ve başka olaylar anlatılmışken, yüzde otuzluk kısmında aşk vardı. Aşk kısımları genellikle geceydi ve yazar o bölümleri hiç boş geçmemişti anlayacağınız. :p

Konuya gelirsek; Gwenvael, Kanlı Kraliçe Annwyl’in isteği üzerine bir görüşme için Kuzey Ellerine gitmiştir. Burada Canavar lakaplı biriyle görüşecektir ki Canavar’ı gördüğü an kendini tutamaz ve gülmeye başlar. Nasıl gülmesin ki? Canavar denilen kişi küçük, ufak tefek bir kadındır! Ejderhanın kendisi ile alay etmesi sonucu gururu kırılan Dagmar (nam-ı diğer Canavar) şöyle bir cevap verir: 

“Bana hakaret ettin demek. Aile üyelerime hakaret ettin. Ve Reinholdt ailesine hakaret ettin. Bu yüzden o adi kraliçene dönebilir ve ölümünü seyredebilirsin.”

İşte bu sözlerden sonra Gwenvael’in geri dönmek gibi bir lüksü olamazdı. Ne pahasına olursa olsun Dagmar ile konuşacak ve kraliçenin hayatını koruyacaktır.

17 Şubat 2014 Pazartesi

Köşe Yazılarım - 3: Değişik Bir Kurgu, Sürükleyici Bir Anlatım: GÜNAHKAR DOĞAN

Herkese merhaba!

Köşemin bu haftaki konuğu, severek okuduğum bir roman olan; Günahkar Doğan. 

Diğer Köşe Yazılarım



Jessica Spotswood’un, Chatham Cadısı Günlükleri serisi sizleri, cadılara ait farklı bir dünya ile tanıştırmaktadır. 


Bir lütuf ile kutsanmış... Bir sır ile lanetlenmiş. Cadılık, Cahill ailesi için bir lütuf, onları diğer insanlardan ayıran en önemli özellikleridir. Ya cadılıkla beraber gelen lanet? 

Cate, Maura ve Tess’in başı büyü güçleriyle dertte. Eğer bir cadıysanız, cadılığın yasak olduğu, en ufak bir şeyde kadınların büyücülükle suçlanarak hapse atıldığı bir ortamda iseniz başınız ciddi anlamda belada demektir. 

Dışarıdan bakıldığında herkes, Cate, Maura ve Tess’in tuhaf oldukları konusunda hemfikirdir. Cadı oldukları anlaşılmasın diye kendi kabuklarına çekilen kız kardeşler, fazla zekidirler. Ayrıca, o dönemde kadınların eğitilmesine iyi gözle bakılmazken, kızlar fazlasıyla eğitim görmüşlerdir. En büyük korkuları sırlarının açığa çıkmasıdır. Eğer cemiyetteki rahipler, onların cadı olduğunu öğrenirse ya öldürülecek ya akıl hastanesine ya da yüzer hapishaneye gönderileceklerdir. 

Mahşerin Dört Atlısı #2: Limos - Larissa Ione



Kitap Adı: Limos
Kitabın Orijinal Adı: Immortal Rider
Yazar Adı: Larissa Ione
Seri Adı: Mahşerin Dört Atlısı
Seri Sıralaması: 2/6
Türü: Yetişkin, Fantastik, Macera
Yayınevi: Arunas Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 463
Çıkış Tarihi: 2012
Puanım: 5/5


Arka Kapak Yazısı: Mahşerin Dört Atlısından Limosa merhaba deyin. O bir dişi. Ama bildiğiniz dişilerden değil. Ölümsüz, savaşçı, tutkulu, inatçı ve geçmişi sırlarla dolu bir dişi. R-XR askeri olan Arik Wagner, Limosun cazibesine karşı koyamayıp onu öper. Fakat bunu yaparken Limosun nişanlısı Satanı çok kızdırdığını ve cehennemde işkence dolu günler geçireceğini bilmez. Limos ise binlerce yıldır özlemini duyduğu şeyleri bulduğu Ariki kurtarmak için tüm dünyayı karşısına alarak kardeşi Salgın ile bir anlaşma yapar. Fakat bu anlaşmanın başına neler açacağından habersizdir.Limos ve Arikin tutkularını gözler önüne seren, geçmişteki sırların ortaya çıktığı bu sürükleyici efsaneyi ellerinizden düşüremeyeceksiniz.

Yorumum: Seriye blog ikizimin tam senlik bu seri, çok seversin demesiyle başladım. Limos'u blog ikizim Kütüphanemden Kitap Manzaraları ve arkadaşımız One Better Day ile beraber okuduk. (Onların yorumlarını okumak için isimlerine tıklamanız yeterli ^)

Mahşerin Dört Atlısı’nın tek bayan üyesi Limos’un macera ve aşk dolu serüvenini okumaya ne dersiniz? 

Limos, hem güzel, hem zeki hem de tam bir savaşçı! Normal hayatında parti kızı havasında olan Limos, iş savaş durumuna gelince tamamen zıt bir karaktere bürünmektedir. Özellikle de sevdiklerinin hayatı tehlikeye düştüğü an Limos’un gözüne bile gözükmeyin. 



Genç kız, annesi tarafından şeytanlar diyarında büyütülmüştür. Zamanı geldiğinde yeryüzüne gönderilmiş ve kardeşlerini bulması için görevlendirilmiştir. Asıl amacı bambaşka olan Limos, kardeşlerini tanıdıktan sonra farklı kararlar almıştır. 

16 Şubat 2014 Pazar

Kitap Alışverişlerim - 17: Kütüphanemden Kitap Manzaraları ve Pudra Tozu ile Eminönü Gezmesi

Herkese merhaba!!

Cuma günü blog ikizim Kütüphanemden Kitap Manzaraları ve Pudra Tozu’yla Eminönü’nde buluştuk. Hem bol bol sohbet ettik hem de sahafları gezerek kitap alışverişi yaptık. İnsan sık sık buluşunca daha çok özlüyor, canlarımı özlemişim <3 



Fazla vakit geçirelim diye her zamanki gibi erkenden buluştuk ve Mado’da kahvaltı yaptık. Şimdiye kadar hep Taksim’de buluşmuştuk ve oradaki Mado’nun kahvaltısı gerçekten çok güzel. Eminönü'ndekini tabak, sunum, servis olarak hiç beğenmedim. Özellikle Bakırköy, Marmara Forum, Kadıköy ve Taksim şubelerinde çay sınırsızken burada sınırlıydı. 


Daha sonrasında ver elini kitapçılar!! Günün sonunu, Son Çarem hariç yukarıdaki kitaplarla kapadım. 



Alacakaranlık ve Masumiyet Çağı, Sevgili Pudram’dan hediye. Nora Roberts favori yazarlarımdandır. Tarihi aşk romanı yazdığını biliyordum ama okumamıştım, okuyacağım. Masumiyet Çağı, konusu ilgimi çekti, kısa sürede okumayı düşünüyorum. 


Sabrina, benim en sevdiğim yazarlardan biridir. Ne zaman bir kitabı çıksa, internetten toplu sipariş vermeyi beklemeden gider alırım. Son Çarem’i birkaç gün önce DR’dan almıştım. Okudum, yorumunu yaptım bile.


Sylvia Day ve Susan Elizabeth Phillips, Pudramın sevdiği yazarlardandır ve ne zaman konuşsak hep tavsiye eder. Ayrıca Sylvia Day, blog ikiziminde önerisi. Arkadaşlarımın tavsiyesine güvendiğim için düşünmeden aldım.

15 Şubat 2014 Cumartesi

Hellions of Halstead Hall #5: Son Çarem - Sabrina Jeffries



Kitap Adı: Son Çarem
Kitabın Orijinal Adı: A Lady Never Surrenders
Yazar Adı: Sabrina Jeffries
Seri Adı:  Hellions of Halstead Hall
Seri Sıralaması: 5/6
Türü: Historical Romance, Aşk, Aile
Yayınevi: Epsilon Yayınevi
Sayfa Sayısı: 391
Çıkış Tarihi: Ocak/2014
Puanım: 5/5




Arka Kapak Yazısı: Sharpe ailesinin en genç kızı, büyükannesinin ultimatomuna karşılık evlenebileceği birilerini bulmak konusunda bir plan yapınca, Jackson Pinter bunu engellemek için elinden gelen her şeyi yapmaya karar verdi… Leydi Celia Sharpe, birkaç uygun damat adayından evlilik teklifi alıp, büyükannesine ultimatomunun anlamsız olduğunu göstermeyi umut ediyordu. Üstelik bu planı işe yaramazsa, evlenebileceği bir koca adayı da elinde olacaktı.

Ancak aile için çalışan ve Celia'nın damat adaylarını araştırması için görevlendirdiği polis memuru Jackson Pinter, bütün adaylarda bir kusur bularak onun bu planını mahvetmeye kararlıydı. Celia ise bunun nedenini, Jackson Pinterla beraber kendi ailesinin cinayetini araştırmaya başladığında anlayacaktı.


Yorumum: En sevdiğim yazarlardan biri olan Sabrina Jeffries’ın, sevdiğim bir serisinin kitabı çıkmış, okumadan durur muyum hiç?

Bazı yazarlar benim için çok değerlidir. İsimlerini gördüğüm an kitabın arka kapağını okumadan bile alabilirim. Tabi ki her zaman kitaplarını çok beğenmiyorum ama bu çıkan yeni kitaplarını okumama engel değil. Benim için Sabrina Jeffries de bu yazarlardan biri. Kitabı görür görmez DR’dan aldım ve hemen okumaya başladım. 



Son Çarem’de, Sharpe kardeşlerin en küçüğü Celia’nın ve meşhur dedektifimiz Jack Pinter’ın hikayesi anlatılmaktadır. Celia, büyükannesinin ültimatomunu geri çekmek için kendine göre bir plan yapar. Eğer sosyetede yüksek bir unvana sahip bir lorddan evlilik teklifi alırsa, genç kız kendisini evlilik konusunda büyükannesine kanıtlamış olacaktır. Peşinde bir dük, bir baron ve bir vikont vardır ve bu üç adamın geçmişini, mal varlığını, olabilecek skandallarını araştırması için Jack’e gider. Celia’nın amacı sadece evlilik teklifi almaktır, kabul etmeyi hiç düşünmemektedir. Jack ise imkansız olduğunu bile bile kendisini Celia’ya kaptırmıştır ve onun evlenmesini hiç istememektedir. Hatta genç kızın evlilik teklifi almaması için elinden geleni yapmaktadır.

Dük somurttu. “Manton bana ilk alan kişilerden olduğumu söylemişti.”
“İlklerden biri,” diye vurguladı Jack. “Görünüşe bakılırsa Leydi Celia ilk alan kişiymiş.”
Leydi Celia ona uyurır gibi baktı ama Jackson görmezden geldi.
“Bay Pinter’ın demek istediği, Bay Manson’ın büyük ihtimalle tüm müşterilerine aynı şeyi söylediği.”
“Söylemek istediğim bu değildi, leydim. Söylemek istediğim şeyi zaten söyledim, lafı ağzıma tıkamazsanız, sevinirim.”
*****
“Hiç silahlara sizin kadar düşkün bir kadın görmemiştim. İnsanın kanını donduruyor.”
“Değil mi ya? Dikkat etsen iyi edersin, Devonmont. Hanımefendi onun onaylamadığı bir şey yaptığını anlarsa hesabını ateş ettikten sonra sorar.”

10 Şubat 2014 Pazartesi

Köşe Yazılarım - 2: Hayallerin Gerçeğe Dönüşmesi: Gelin Serisi


Herkese merhaba!!

İkinci köşe yazımla sizlerleyim. Bu kez, Nora Roberts'ın Gelin Serisi'ni yazdım. 

Keyifli okumalar!!

Bir evlilik planlama şirketi olan Vows'un kurucuları Parker, Emma, Laurel ve Mac'in eğlenceli, komik, hüzünlü, romantik ve bir o kadar da aşk dolu hayatlarına girmeye ne dersiniz? Nora Roberts sizleri birbirinden güzel dört kadınla tanıştırıyor.

Çocukken kurdukları evlilik hayalleri ile düğünler düzenleyen, bazen birbirleriyle, bazen bir köpek ya da kurbağa ile evlenen dört genç kadın, kendi hayallerini gerçekleştirip Vows’u kurmuşlardır. Geriye hayallerini gerçekleştirebilecekleri gelinler ve organize edilecek düğünler kalmıştır. 

Parker ve ağabeyi Del, anne ve babasını kaybedince Connecticut'ın en gözde malikanelerinden biri onlara miras kalmıştır. Kocaman evde yalnızlıktan sıkılan genç kadın arkadaşlarına evlilik planlama şirketi kurmayı teklif etmiştir. Diğer üç kadın bu fikre sıcak bakınca malikane bir evlilik planlama şirketine dönüştürülmüştür. Her an işlerin başında olmak isteyen bu dört kadın, malikanede kendilerine ayrılan bölümlerde yaşamaya başlamıştır. 

Vows’da her birinin farklı görevleri vardır. Mac organizasyonlar için fotoğraflar çekerken, Emma çiçek aranjmanlarıyla uğraşmakta ve Laurel farklı tatları birleştirerek muhteşem pastalar yapmaktadır. Tüm bu uğraşların belli bir organizasyon içinde yapılması gerekmektedir, değil mi? İşte o anda devreye Parker girmektedir. 

7 Şubat 2014 Cuma

Sınırları Zorlamak (Önokuma + Çekiliş)





Herkese merhaba! 

OKK olarak, Aspendos Yayınevi’nden çıkan Sınırları Zorlamak kitabına önokuma + çekiliş yapıyoruz. 


Çekiliş, OKK Facebook sayfasında yapılacaktır. Tık Tık!

Herkese bol şans!!!






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...