Bu haftaki yazım biraz
geç kaldı kusura bakmayın. Köşe yazımı soran takipçilerime çok teşekkür
ediyorum. Sizlerden böyle geri dönüşler aldıkça mutlu oluyorum. ^^
Bu haftaki konuğum
Yıkılan Krallıklar – Morgan Rhodes.
Morgan Rhodes’in Yıkılan Krallıklar kitabı bir prenses, bir asi, bir büyücü ve bir veliahtın büyü ve macera dolu farklı dünyalarını okuyucuya sunmaktadır. Karakterlerce zengin olan kitap, Yıkılan Krallık serisinin ilk kitabıdır. Seri dört kitaptan oluşmaktadır ancak yazar seriyi tamamlamamış ve hala yazmaktadır.
Büyünün çok uzun yıllar
önce unutulduğu Mitika’da üç krallık (Limeros, Auranos ve Paelsia) barış içinde
yaşamaktadır. Özellikle Paelsia halkının huzursuz olması ve kendilerine
haksızlık yapıldığını düşünmeleri barışın bitmesinin an meselesi olduğunun
göstergesidir.
Auranos; bu üç krallık
içerisindeki en büyük krallıktır. Zenginliğiyle ön planda olan, dış görünüşteki
lükse önem veren bir yerdir. Limeros’a göre
bu krallık aşırı müsrif ve kendini beğenmiş bir topluluktur. Paelsia,
iki krallık arasında sıkışmış, en fakir ülkedir. Halk geçimini üzüm bağlarından
elde ettikleri şarap ile sağlamaktadır. Ancak geçmişte yaptıkları ticari
anlaşmalar Paelsia halkının şu anda fakir olmasının nedenidir. Limeros ise Auranos’un
tam tersi bir krallıktır. Sade, lüksü ve gösterişi günah sayan ve kesinlikle
büyünün yasak olduğu bir yerdir.
Yıkılan Krallıklar, her
bölümde sürekli değişen ana karakterler bakımından zengin bir kitaptır. Şöyle
ki bir bölümde Paelsia, bir bölümde Limeros ve bir bölümde Auranos’da olan
olaylar anlatılmakta ve bu bir döngü halindedir. Dolayısıyla ana karakterler
bölüme göre değişmektedir.
Bir de kitapta Mabet
denilen bölümler vardır. Bu bölümlerde dört gözcü Mitika’yı izlemektedir.
Yeryüzüne geldiklerinde kuşa dönüşen gözcülerin amacı bir büyücüyü bulmaktır.
Bir asi: Paelsia’daki
ana karakter Jonas. Ülkesine yapılan haksızlıklar nedeniyle çok öfkelenen ve
savaşın başlamasına neden olan bir asi. Kitabın kilit ismi olması Jonas’ı
önemli bir ana karakter yapmaktadır. Bana göre serinin ilerleyen kitaplarında
yandaş değiştirecek gibi gözükmektedir.
Bir prenses: Auranos’tan
Cleo. Kendisi lüks içinde yaşamış krallığın küçük prensesi. Ablası için yıllar
önce yok olduğu düşünülen bir büyünün peşine düşerek bir yolculuğa çıkmıştır. Hiç
göründüğü gibi olmayan Prenses Cleo, kitap ilerledikçe sevebileceğiniz bir
karakterdir.
Bir büyücü: Limeros’tan
Lucia. Geçmişi sırlarla dolu, büyü gücünü yeni yeni keşfeden bir prensestir.
Kral olan babasının büyücülüğü yasaklaması, Lucia’yı ne yapacağını bilemez hale
getirmiştir. Oysa ki kralın çok farklı planları vardır.
Bir veliaht:
Limeros’tan Magnus. Babasının sevgisine muhtaç, ona kendisini kanıtlamaya
çalışan, krallığın varisidir. Magnus zamanla sevebileceğiniz ya da ondan nefret
edebileceğiniz değişik bir karakterdir.
Olaylar Jonas’ın
ağabeyinin, Cleo’nun nişanlısı tarafından öldürülmesi ile başlamaktadır. Uyuyan
dev uyandırılmıştır artık. Kendi kabuklarında olan bu üç krallık arasında yakın
zamanda bir savaş patlak verecektir. Dost görünen ittifaklar ve düşmanlar,
planlar ve planların arkasındaki başka planlar… Bir de cadılık ve büyücülük!
Serinin ilerleyen
kitaplarında karakterlerin okuyucuyu şaşırtacağını düşünüyorum. Savaş patlak
verip krallıklar teker teker yıkılırken, ayakta kalan krallık hangisi
olacaktır?
Diğer
Köşe Yazılarım
Merhabalar,
YanıtlaSilYazınızı keyifle okudum ve çok beğendim. Ellerinize emeğinize sağlık. Bloğunuzu severek takip ediyorum. Bana da bekliyorum. Güzel paylaşımlarda buluşmak dileğiyle. Sevgilerimi bıraktımmmm…..:))