Herkese
merhaba!!
Bu
hafta köşemin konuğu çok sevdiğim yazarım Elizabeth Hoyt’tu. <3
Keyifli
okumalar!!
Elizabeth
Hoyt, tarihi aşk romanları türünde belirli kalıplardan uzaklaşıp farklı
karakterler seçmesi ile bilinmektedir. Bir kitabında erkek karakterin gözü
yoktur, bir başka kitapta ise uşak ana karakterdir. Kadın karakterler taşralı
da olabilir, dul da. Yazarın bu gibi farklı konumlardaki kişileri kitaplarında
konu alması okuyucuların ilgisini çekmektedir.
Hoyt’un
bu türe ait yazmış olduğu üç kitap serisi vardır ancak Türkçeye Prens Üçlemesi
ve Dört Askerin Efsanesi çevrilmiştir.
Prens
Üçlemesi, Çirkinin Aşığı ile başlamaktadır. Bu kitabın en belirgin özelliği ana
karakter Edward’ın yüzünde çiçek hastalığının izleri olmasıdır. Kadın karakter Anna
ise, genç ve güzeldir ancak duldur. Varis isteyen bir kont ve evliliği
süresince çocuğu olmamış bir kadının çelişki, fedakarlık ve sevgi dolu hikayesi
sizleri derinden etkileyecektir.
Kalbimi
Sana Verdim, değişik kurgusu ile dikkat çeken bir kitaptır. Bir leydi uşağına
aşık olursa ne olur? Leydi Georgina, evlenmek istemese de mülkleriyle
ilgilenecek bir kahyaya ihtiyacı vardır. Harry’nin göz alıcı, yakışıklı bir
uşak olması leydinin dikkatini çekmektedir. Genç adamın bazı suçlamalarla karşılaşması
ve dönemin koşulları ikili için aşkı imkansız kılmaktadır.
Serinin
son kitabı Bir Aşk Masalı, okuyucuya adı gibi bir aşk masalı sunmaktadır. Lucy,
sessiz sakin bir hayat geçirmektedir ta ki Vikont Simon Iddesleigh ile
tanışana kadar. Simon düşmanları tarafından öldüresiye dövülüp, sokağa
atılmıştır. Genç kız onun sağlığına kavuşması için elinden geleni yapınca, genç
adamın gözünde Lucy bir hemşire değil onu hayata döndüren bir melek olmuştur. Lucy,
Simon’u hayata döndürmüştür ancak intikam ateşinden de kurtarmak için elinden
geleni yapacaktır.
Yazar,
Dört Askerin Efsanesi serisinde aşk hikayeleri ile birlikte savaş sırasında
olan bir ihanete yer vermiştir. Savaştan sağ olarak kurtulan erkek karakterler
her kitapta haine bir adım daha yaklaşacaklardır.
Savaş
sırasında Kızılderili kabilesinin saldırısına uğramış bir bölükte olan
Amerikalı Samuel’in, İngiltere’ye gelmesinin asıl nedeni haini bulmaktır. Bu
işi gizli saklı yürütmek istediği için kız kardeşinin sosyeteye takdimini
kullanmaktadır. Genç kız için en iyi refakatçi dul olan Leydi Emeline’dir.
Günahkar Aşık’ta Samuel’in kız kardeşi için seçimi asıl kendi hayatını
değiştirecektir.
Bana
Aşkını Söyle kitabında okuyucuyu sırlarla dolu bir aşk hikayesi beklemektedir.
Melisande, senelerdir Lord Vale’yi sevmekte ve onu uzaktan gizli gizli
seyretmektedir. Hiçbir şeyden haberi olmayan Lord’a, bir gün Melisande evlilik
teklifinde bulunur. Evlilik ile yeni bir hayata adım atan ikilinin sırlarla
dolu geçmişleri peşlerini bırakmamaktadır. Lord Vale, haine bir adım daha
yaklaşırken ya kalbini eşine açacaktır ya da onu tamamen kaybedecektir.
Seni
Kalbime Yazdım kitabının konusu, güzel ve çirkin masalının o döneme
uyarlanmasıdır. Sör Munroe, savaşta ruhuna ve bedenine aldığı yaralar nedeniyle
döndüğünden beri kendisini kaleye kapatmıştır. Dillere destan güzellikteki
Helen, genç adamın kapısında belirdiğinde sadece kalenin kapısını değil Münzevi
Sör’ün kalbinin kapılarını da çalmıştır.
Yaşanan
onca acıya sebep olan hainin ortaya çıktığı Yabani Aşık romanında, vahşi bir
adam ve kibar bir kadının imkansız aşkını okumaktayız. Yedi sene bir
Kızılderili kabilesinde tutsak olarak yaşayan Reynaud St. Aubyn üvanını almak
için evine dönmüştür. Lord,
kendisi yokken evde birçok şeyin değişmesiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu
değişiklikler içindeki en güzel şey ise Bayan Corning’in lordun evine taşınmış
olmasıdır. Genç kız ise sadece resimden tanıdığı bu adamın romantik bir prens
olmasını beklemektedir.
Yazarın
kitapları bitmesini hiç istemeyeceğiniz, bittikten sonra ise tekrar tekrar
okumak isteyeceğiniz romanlardır. Çocukluğunuzdaki masalları özlediğinizde,
Hoyt’un kitapları size yardımcı olacaktır.
Diğer
Köşe Yazılarım
Yazarın seri kitaplarından 2 tanesini okudum ve harikalardi
YanıtlaSilBayılırım Elizabeth hoyt'un kalemine *_*
Sil