Kitap Adı: Kayıp Dük
Kitabın Orijinal Adı: The Lost Duke of
Wyndham
Yazar Adı: Julia Quinn
Türü: Historical Romance, Aşk
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Sayfa Sayısı: 366
Çıkış Tarihi: 2013
Puanım: 3,5/5
Arka Kapak Yazısı: Jack
Audley bir hayduttur. Bir zamanlarsa asker. Ve her zaman bir çapkındır. Hayatta
en son istediği şeyse, yüzlerce kişinin hayatından ve kadim bir mirastan
sorumlu bir asilzade olmaktır. Fakat soylu Wyndham Ailesi’nin uzun zamandır kayıp
oğlu olduğu ortaya çıkınca, kaygısız hayatı bir anda sona erecektir. Eğer
gayrimeşru olmadığını da kanıtlarsa, o zaman kendisini hiç istemediği bir
konumda bulacaktır: Wyndham Dükü.
Grace Eversleigh son beş yılını, dul Wyndham Düşesi’nin refakatçisi olarak, didinerek geçirmiştir. Günlük rutininde çok az değişikliklerin olduğu, asla takdir edilmediği bir iştir bu…ta ki Jack Audley, kendinden emin gülümseyişi ve tatlı çekiciliğiyle bir anda hayatında belirlene dek. Jack, “hayır”ı cevap olarak kabul etmeyen bir erkektir ve Grace onun kollarındayken kesinlikle hayır demek isteyen bir kadın değildir. Ancak ortada bir sorun vardır: Jack gerçek dükse, o zaman o sahip olamayacağı tek erkektir.
Grace Eversleigh son beş yılını, dul Wyndham Düşesi’nin refakatçisi olarak, didinerek geçirmiştir. Günlük rutininde çok az değişikliklerin olduğu, asla takdir edilmediği bir iştir bu…ta ki Jack Audley, kendinden emin gülümseyişi ve tatlı çekiciliğiyle bir anda hayatında belirlene dek. Jack, “hayır”ı cevap olarak kabul etmeyen bir erkektir ve Grace onun kollarındayken kesinlikle hayır demek isteyen bir kadın değildir. Ancak ortada bir sorun vardır: Jack gerçek dükse, o zaman o sahip olamayacağı tek erkektir.
Yorumum:
Epsilon Yayınevi, Bridgerton serisinin bitmesi ile birlikte yazarın yeni
serisine başladı. Bu seri, Wyndham ailesine aittir ve sadece iki kitaptan
oluşmaktadır.
Dul
Wyndham Düşesi nam-ı diğer yaşlı yarasının gelecekte Dük olmasını istemediği
torunu varis olmuştur. Büyükanne ve torun hiç anlaşamamaktadır, arayı bulmakta
refakatçi Grace’e kalmaktadır.
Bir
gün, hiç beklenmedik bir olay olur ve Düşes, Jack Audley ile tanışır. Jack,
Düşesin bundan otuz yıl önce ölen biricik oğlu John’a çok benzemektedir.
Şaşkına dönen Düşes, sen benim torunumsun diye tutturur! Tabi o zamanlar DNA
testi denen şey icat olmadığından ölen John’un portresiyle Jack’in dış görünüşü
bolca karşılaştırılır.
Jack’in
derdi Dük olmak, mal – mülk değildir. Tek derdi büyükannesi farz edilen kadının
refakatçisidir! Bakalım Grace, Jack’e göz kırpacak mıdır?
Julia
Quinn, benim sevdiğim yazarlardandır ve yarın kitabı çıksa koşa koşa yine gider
alırım. Ama genel olarak hikayeyi beğenmekle birlikte tarz olarak yazara pek
benzetemedim. Yazarın her zamanki nüktedanlığı, hazır cevap diyalogları ya da
atışmaları yok denecek kadar azdı. Bu saydıklarımı biraz Jack yapıyordu ama tek
karakterle de bu iş olmamıştı. Belki de yazarın tüm kitaplarını okumuş biri
olarak, Bridgerton serisinin etkisinde kalmış, o tarz bir aile ilişkisi de
beklemiş olabilirim. Olaylar çok çabuk ilerledi, pat pat hemen oldu bitti
sanki. Kitabı tavsiye etmek konusuna gelince; eğer yazarı seviyorsanız, biraz
hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz ama kitaplığınızda olması açısından
okuyabilirsiniz. Yazarla tanışmamış iseniz, ilk bu kitabı değil de yazarın
diğer kitapları ile başlamanızı öneririm.
Herkese
bol kitaplı günler!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder