Herkese merhaba!!
Bu hafta köşemde Yoklar
serisine yer verdim.
Diğer köşe yazılarım
için tık tık!!
Keyifli okumalar!!
Hepimizin, çocuk ya da ergen hiç
fark etmez ama büyüme aşamasındayken ebeveynlerimizle sorunlarımız olmuştur.
Ödev yapmamayı, rahat rahat televizyon seyretmeyi, dilediğimiz kadar abur cubur
yiyip bilgisayarda oyun oynamayı istemişizdir. Peki ya bu isteklerimiz bir gün
gerçek olursa?
Michael Grant’ın Yoklar serisi, 15
yaşından büyük herkesin birden yok olması ile başlamakta ve bunun yarattığı
sorunlarla devam etmektedir. Kitabın ilk başları biraz durağan geçmektedir.
Çünkü; çocuklar ne olduğunu anlamaya çalışıyor, hiç bir şey bilmiyorlar ve
kasabada tam bir kaos ortamı mevcut. Caine ve arkadaşları ortaya çıktığı zaman
kitap birden durağanlıktan çıkmakta ve elinizden bırakamayacak kadar
sürükleyici bir hal almaktadır.
Kim bu Caine ve arkadaşları?
Kasabada iki tane okul vardır. Birincisi normal öğrencilerin (öne çıkanlar;
Sam, Astrid, Edilio, Quinn, Mary vs.) gittiği okul, ikincisi ise Caine ve
arkadaşları (öne çıkanlar; Diana, Drake, Jack vs.) gibi sorunlu öğrencilerin
gittiği okul olan Coates. Tüm yetişkinler ortadan yok olunca normal okula giden
öğrenciler ile Coates’li öğrenciler karşı karşıya kalmaktadır.
Kitabın en sevdiğim yanı tek bir
kahramana odaklanmadan yazarın herkesi anlatabileceği kadar ayrı ayrı anlatması
oldu. Mesela Sam’i anlatırken bir başka sayfada Diana’dan bahsetmesi, Caine’i
anlatırken arada Lana’yı anlatması kitabın daha da sürükleyici olmasını
sağlamıştı.
Yetişkinlerin ortadan kaybolmasıyla
beraber etrafta ve çocukların bazılarında çok büyük değişiklikler olmaktadır.
Yılanlar uçabilmekte, martıların pençeleri var ve çakallar insanlarla
konuşabilmektedir. Çocuklara gelince , Sam’in ellerinden şimşekler çıkmakta,
Lana bir dokunuşla insanları iyileştirebilmekte, Caine eşyaları telekinatik
yeteneği ile hareket ettirebilmektedir.
Kasaba ise bir bariyerle
çevrilmiştir. Ne dışarı çıkabiliyorlar ne de dışarıdan birisi içeri
girebilmektedir. Sanki çocuklar birer balık ve kavanozun içinde hapsolmuş gibi.
Serinin ikinci kitabı Açlık’da
çocuklar yiyecek bulma sıkıntısına girmişlerdir. İlk kitapta tüm
yemekleri düşünmeden ziyan eden çocuklar artık açlıkla mücadele etmektedirler.
Bir yanda mutasyona uğrayan çocuklar, diğer yanda kendisinde hiçbir değişiklik
olmayan çocuklar. Açlığa bir de savaş eklenince çocuklar için daha da zor
zamanlar başlamıştır.
Yalanlar serinin üçüncü
kitabıdır. Yetişkinler tam yedi aydır yoklar ve çocuklar çok çaresiz
durumdalar. Özellikle, ölümün tek kurtuluş çaresi olduğuna inanların sayısı gün
geçtikçe artmaktadır. Heyecan hız kesmeden devam ederken, merakla kitabın sonuna
geleceksiniz.
Serinin dördüncü kitabı
Veba’dır. Gençler ve çocuklar her şeye rağmen hayatta kalmayı başarmışlardır.
Savaş, açlık, yalanlar onları pes ettirmeye yetmemiştir. Bulaşıcı, ölümcül bir
hastalık çocukları yok edecek midir?
Beşinci kitap Korku’dur
ve altıncı kitap henüz Türkçe’ye çevrilmemiştir.
Seri ilk başlarda gençlik romanı
gibi gelmişti bana ama okudukça öyle olmadığını anladım. Özellikle çocukların
yaşından büyük konuşmaları ve hareket etmeleri bunda etkili oldu.
Okurken aklıma izlediğim birçok dizi
geldi. Kitabın çıkış tarihi ve dizileri karşılaştırmadım ama bu kitaptan birçok
farklı dizi ya da dizilerden bu kitap çıkmış olabilir. Çocukların farklı
özellikleri olmasını Heroes’a, ilk kitap Yoklar’ın başlarında çocukların toparlanmasını, lider konuşmasını Lost’a, bariyerin
ortaya çıkmasnı The Legend of The Seker’a ve örnek verebileceğim birçok yerle
de Revolution’a benzettim.
Yoklar; fantastik severlerin hızla
bitirebileceği, sürükleyici, heyecan verici ve merak uyandırıcı bir seridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder