Bataklık Meleği - Laura Landon

Kitap Adı: Bataklık Meleği

Kitabın Orijinal Adı: Intimate Surrender

Yazar Adı: Laura Landon

Türü: Historical Romance

Yayınevi: Aspendos Yayınları

Sayfa Sayısı: 350

Basım Tarihi: 2014

Puanım: 3/5

Arka Kapak Yazısı: Öfkesinin altında, olanlara ne kadar sinirlendiğini odadaki herkes anlayana dek, yapmak istediği şey açıktı. Belli ki Hannah'ı kolundan tuttuğu gibi odadan çıkarmak istiyordu. Onun daha ileri gitmesini engellemek için umutsuzca bir istek duyuyordu. Hannah'ın birbirlerinden ne kadar farklı olduğunu kanıtlamak için kendini sattığını biliyor ve bunu engellemek istiyordu.

Gizli Bir Skandal
Hannah Bartlett, masumiyeti babasının evlerine çağırdığı bir rahip tarafından çalındığında ve evinden uzaklaştırıldığında henüz on beş yaşındaydı. Tek başına kaldığı sokaklarda hayatta kalabilmek için asla hayal edemeyeceği bir hayatın içine girdi. Şimdiyse, Madam Genevieve -Londra'nın en ünlü genel evinin sahibesi- olarak genç kızları sokaklardan ve kötü kaderlerinden korumak için hayatını adamaya hazır.

Beklenmedik Bir Cazibe
Papaz Rafe Waterford, katıldığı bir parti sırasında karşılaştığı Hannah'ın güzelliğinden anında etkilenir. Hannah, Rafe'in tüm ısrarlarına rağmen onunla birlikte olmayı reddetmektedir. Çünkü, Rafe bir papazdır ve Hannah'la yaşadıkları tutkulu ve büyüleyici o aşkı unutmamakta ısrarcıdır.

Yorumum: Laura Landon uzun zamandır okumak istediğim bir yazar. Yazarın şimdiye kadar üç kitabı Türkçe’ye çevrildi  ancak ben şansımı son çıkan kitapla denemek istedim. Bataklık Meleği’ne ilk başladığım zaman sevmiştim ve puanımı daha yüksek verecektim. Ancak, okudukça kurgudaki bazı olaylar yordu beni.

Hannah arkadaşının yüzüne baktı. “Korkacak bir şey yok. Kalbim, vücudumun canlı kalmasını ve hareket etmesini sağlayacak kadar güçlü bir şekilde atıyor. Geri kalan her şey içinse öldü. Bir insan, özellikle de karşı cinse, ilgi duyma yeteneğini on beş yıl önce toprağa gömdüm.”

 

Hannah, küçük yaştan itibaren insanların ilgisini çeken çok güzel bir kadındır. Babası ise sofu bir din adamıdır. Kızının saatlerce dua etmesini ister ve güzelliğinin günah olduğunu her fırsatta dile getirir. Bir gece Hannah tecavüze uğradığında da kızına asla inanmaz, bunun kendisinin istediğini öner sürerek kızı döver ve bir tarlaya atar. Bir şekilde hayatta kalan genç kız yaşamını sağlamak için Londra’ya gider. O yaştaki bir kızın yapacağı herhangi bir iş olmadığı için de maalesef ki kötü yola düşer. İlerleyen zamanlarda da çalıştığı genelevi satın alarak şehrin en iyi genelevinin sahibi olur.

Lord Rafe ise bir rahiptir. Çevresinde çok sevilen, adete evlilik için peşinden koşulan bir kişidir. Bir gün Hannah ve Rafe’nin yolu bir davette kesişir. İkilimiz birbirinden hoşlanırken, ne Hannah Rafe’nin rahip olduğunu ne de Rafe Hannah’ın genelev sahibi olduğunu biliyordur. Öğrendiklerinde ise bazı taşlar yerinden oynayacaktır. 

Kız, nasıl olduğunu anlamasa da cehennemden kurtulduğunu fark etti. Ama dersini almıştı. Bir daha hiçbir erkeğe, özellikle rahip olanlara inanmayacaktı.

Kitapta sevmediğim şeyler Hannah’ın aşırı inadıydı. Bu kadar inat fazlaydı. Bazı olaylar bu bakımdan kısa kesilebilirdi. Bir de sürekli adam ve kadın kelimelerinin geçmesinden sıkıldım. Adam şunu dedi, kadın bunu yaptı. Sanki Hannah ve Rafe değil de başka bir karakterden bahsediliyor gibiydi. Bu iki şeyi sevmedim. Yazarla tanışmam ortalama bir kitapla oldu ama diğer kitaplarının çok daha iyi olduğunu duydum. Okuyup, göreceğiz.

Not 1: Blogumda yorumladığım tüm kitapların listesine buradan ulaşabilirsiniz.

Not 2: Bu yazıyı “kitaptutkum.blogspot.com” dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!

Herkese bol kitaplı günler!!