Kitabı okurken aklımdan hep şu soru geçiyordu; “Acaba bu hikayede bir gerçeklik payı var mı?” Sona geldiğimde kitaptan ayrı üç sayfalık bir yer vardı ki bu hikayenin benzerlerinin ya da daha kötüsünün yaşandığına dair.
Öksüzler Treni,
1854-1929 yılları arasında 200,000’den fazla çocuğu taşımış olan bir tren. Özellikle
çocukların terk edilmiş ve kimsesiz olmasına dikkat ediliyordu ki onları arayan
kimseler olmasın.
Çocuklar daha çok
İrlandalı göçmenlerin arasından seçiliyorlardı. Amerikan vatandaşı olmadıkları
ve yaşları küçük olduğu için üzerlerinde hakimiyet kurmak çok daha kolaydı.
Öksüz çocuklar bir
trene bindirilip, çeşitli duraklarda indirildikten sonra gözler önüne seriliyorlardı.
Çocuklara ihtiyacı olan aileler istasyonlara gelip seçim yapıyorlardı. Bir nevi
köle ticareti…
Tarlalarda çalışan da
vardı, hizmetçilik eden de… Yeri rahat olan da, sürekli dayak yiyen de…
O trenlerde olup da
satılan bir çocuk olan Pat Tiessen, “Güzel bir evim ve ailem vardı. Ancak onların
benim ailem olmadığını hep hissettim. Değillerdi de.” demiştir.
Çocukların iyi ailelere
gitmesi bile o trende yaşadıklarını unutmaya yetmemiştir. Birçoğu travma
atlatmış, bazılarının ise psikolojileri düzelmeyecek kadar bozulmuştur.
200.000’den fazla çocuk
ne demek? İyi ki bu trenler kaldırıldı!
Not 2: Bu yazıyı
“kitaptutkum.blogspot.com” dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde
okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!
Herkese bol kitaplı
günler!!
Dehşet bir şey bu ya.Sanırım kitabın türü Distopik.Değilse bile ben öyle kabul ediyorum.:/ Teşekkürler. yorum için. :)
YanıtlaSilMerhaba. Kitabın türü distopya değil. Tamamen gerçek olaylardan kurgulanmış bir aile-dram. Birşey değil :))
Silİyi günler. Bu kitabı çok sevdim. Ancak kısa süreli ödevim için analizini çıkarmam gerek. O yüzden özetine ihtiyacım var. Lütfen bana yardımcı olur musunuz ? Şimdiden teşekkür ederim.
YanıtlaSil