Herkese merhaba!!
Yeni köşe yazımla
sizlerleyim. Ara verince özlemişim köşemi ve burada yazmayı. Bu haftanın konusu
Dünya Klasikleri. Okumayı çok fazla tercih etmiyorum ama favori klasiklerimde
yok değil.
Diğer köşe yazılarım
için tık tık!!
Keyifli okumalar!!
Dünya Klasikleri’nden
bir kitabı, hepimiz hayatımızda bir kere de olsa okumuşuzdur. Orta okuldan
itibaren Edebiyat derslerinin vazgeçilmez ödevlerinden bir tanesidir bu. Okul
yıllarındaki klasik dayatması bazı öğrencilerin kitaplardan soğumasına neden olmaktadır.
Doğruyu söylemek
gerekirse ben de bu dönemlerden geçtim. Klasiklere merakım olduğu dönemlerde
okuduğum bir kitapla bu dünyaya biraz ara vermiştim. Şimdi görüyorum ki bunun
nedeni kitabın okuduğum yaşa hitap etmemesi.
Çoğu kişinin diğer
klasiklerden daha fazla sevdiği bir kitap vardır. Benim için ise
Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sı baş tacımdır. Bu romanın en önemli özelliği
yazarın olgunluk döneminde yazmış olduğu ilk büyük roman olmasıdır. Ayrıca Suç
ve Ceza, Dostoyevski’nin en uzun ikinci romanıdır.
Raskolnikov, maddi
zoruluklar nedeniyle hukuk fakültesini bırakmak zorunda kalan fakir bir
gençtir. Tefecileri toplum içindeki parazit olarak gören genç adam tefeci bir
kadın ile onun kız kardeşini öldürür. Her ne kadar cinayeti inandığı şey uğrana
işlediğini düşünse de bir süre sonra vicdanı yakasını bırakmaz. İşlediği suç
için kendini yer bitirir. Ve en önemlisi de suçun cezasını kendi kendine
vermesidir.
İlk okuduğum Dünya
Klasik’i unvanına sahip kitap ise Oliver Twist’ti. Küçük yaşta okuduğum için
Oliver’in yaşamından çok etkilenmiştim. Kitabın yazarı ise 19. Yüzyıl İngiliz
edebiyatının en büyük romancısı olarak kabul edilen Charles Dickens’dır.
Oliver Twist, düşkünler
evinde dünyaya gelmiş bir yetimdir. Kaldığı düşkünler evinde birçok zorlukla
karşılaşan küçük çocuk, bir gün daha fazla yemek istediği için buradan kovulur.
Daha sonra cenaze levazımatçısının yanında işe girer ama burada da kötü muamele
görünce kaçar. Ancak başına daha kötü bir şey gelir, artık yankesici Fagin ve
çetesinin elindedir. Korkunç Fagin’den kurtulmak için değişik maceralara atılan
Oliver’ı farklı bir hayat beklemektedir.
Victor Hugo’nun yazmış
olduğu Sefiller ise o dönemde toplumun alt kesiminde yaşayan insanların
anlatıldığı bir başka romandır. Kitapta, ailesine ekmek götürebilmek için
hırsızlık yapan ve bu nedenle kürek mahkumiyetine çarptırılan Jean Valjean’ın
hikayesi anlatılmaktadır. Hayatı boyunca taşıyacağı bu suç Jean’ın hayatını
nasıl etkileyecektir?
Yazarın dikkat çeken
bir başka klasik eseri ise Notre-Dame’in Kamburu’dur. Quasimodo, Başrahip
Frollo tarafından kilisenin avlusunda bulunmuş sakat bir bebektir. Kilisede
büyüyen Quasimodo, Frollo’ya karşı derin bir sevgi beslemektedir. Ancak
Başrahip, kendi karanlık iç dünyasında kaybolmuş bir adamdır.
Bir gün her ikisi de
güzeller güzeli Esmeralda’ya aşık olur. Genç kız ise her ikisini de istememekle
birlikte Yüzbaşı Phoebus’a ilgi duymaktadır. Bundan sonra yaşanacaklar sevgi ve
nefretin kıyasıya mücadelesidir.
Dünya Klasikleri’ni
herkes okumalı, bu kitapları okumayanlar kendilerini kitap okuyorum diye
saymasınlar gibi düşüncelere katılmıyorum. Kitap uçsuz bucaksız bir okyanus ve
kişi nerede yüzmek isterse orada yüzer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder